Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Sorun-Çözüm


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

Neredeyiz ] Çelişkiler ] Üretim ] Milli Gelir ] Borçlar ] Faiz ] IMF ] Gümrük Birliği ] Dersler ] x-flasyon ] [ Sorun-Çözüm ] Ekonomik Gelişim ] E-2008 ] E-2050 ]

 

 

Up

Kapitalizm İçin Sorun Küresel, Çözüm Yerel…

   
   
Amerika’nın mali piyasalarında patlayan ve dünyaya yayılan dev bunalım her boyutu ile uzmanlar tarafından tartışılıyor.

- Kimilerine göre dünya ekonomileri ve uluslararası piyasalar, “hiçbir şekilde artık eskisi gibi olmayacak”. Bunu vurgulayanlar, yeni önlemlerin ve düzenlemelerin eskisinden oldukça (veya çok) farklı bir yapı göstereceğini söylüyorlar. Bilinçaltı, “göstermesi gerektiğini düşünüyorlar”.

- İşi daha da somuta indirgeyenler, Amerika’daki “düzensiz ve kuralsız çalışan” mali piyasaların yeni düzenlemelerle, “denetim altına alınması gerektiğini” öne sürüyorlar.

- Bazıları ise mali piyasalardaki düzensizliğin ve kuralsızlığın kurallara bağlanmasının sorunu çözemeyeceğine, mali piyasalar dışında da yeni denetim mekanizmalarının kurulması gerekliliğine inanıyorlar.

Bu grupta yer alan uzmanlar, “kapitalist düzenin ve piyasanın” önderliğini ve egemenliğini esas alan çevrelerdir. “Vahşi kapitalizmi biraz uysallaştırırsak işler yine eskisi gibi işleyecektir” düşüncesindeler.


Biraz farklı bakanlar…

Ancak bununla yetinmeyen kapitalist ve piyasacı çevreler de var. Esas güdücü ve egemen güç piyasa bile olsa, “sosyal yaklaşımlarla biraz daha terbiye edilmesi gerektiği” düşüncesindeler. Altyapı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda “devletin piyasaya destek sağlamasını istiyorlar”.

Kapitalist piyasa düzeninin Batı içinde yaratacağı krizlerle, “kapitalist dünyada iç sorunların büyümesinden korkanlar” bir adım daha atıyorlar. Bir anlamda, kapitalist piyasa düzeninin çökmemesini, devletin omuz vermesine bağlamak istiyorlar. Böylelikle piyasa kazandırırken oligarşinin elde ettiklerini, kaybettirirken “halka ödetiyorlar”.

Ben bunları, “Batı kapitalizminin piyasacı sosyal demokratları” olarak görüyorum.

Yukarıdaki grupların hepsi de “kapitalist piyasanın egemenliğini” benimsemişlerdir. “Analizlerde, açıklanmamış bir boşluk ya da eksiklik” bulunuyor.


Küresel egemenliğin yürümesi için…

Batı’daki kapitalist piyasa düzenine krizler karşısında çözüm arayan bu görüş sahipleri, Batı kapitalist piyasalarının küresel zararlarını azgelişmiş dünya karşısındaki “sömürgeci konumunu” göz ardı ederek düzenlemeler öneriyorlar.

Afrika’nın, Asya’nın, Güney Amerika’nın Batı kapitalizmindeki kriz yüzünden karşı karşıya bulunduğu dev sorunlara çözüm arıyorlar. Krize karşı önlemleri adeta “kapitalizmin iç meselesi olarak görüyorlar”.

Öne sürdükleri öneriler, kapitalizmin tek yanlı egemenliğinin korunmasına, güçlendirilmesine yönelik. Sorunlara 6.5 milyar insanın refahı ve mutluluğu açısından bakmıyorlar.

Onlar için önlemler “mevcut tek yanlı düzenin çökmeden sürdürülmesi” için gerekiyor.

Sonuçları itibarıyla, kesinlikle küresel bir çözüm değil. “Batı kapitalizminin ayakta kalabilmesi için” yapılan değerlendirmeler bunlar.


Tartışılması gereken…

Batı kapitalizminde çöken piyasalar sonrasında şunların sorgulanması gerekmez mi:

- Sadece ABD ve AB’nin değil tüm dünya devletlerinin katılımı ile, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında yeni ekonomik yapılanmaların (ve düzenin) tartışılması ve kararların alınması.

- 6.5 milyar insanın yüzde 70’inin açlık sınırı yakınlarında dolaştığı göz önüne alındığında ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların birlikte değerlendirildiği bir düzenin araştırılması.

Oysa tartışılan nedir? ABD’nin mali piyasaları fazla başıboş, bunların denetim altına alınması nasıl gerçekleşecek? Konuşulanın yüzde 90’ı bunun etrafında dolaşıyor.

6.5 milyar insanın büyük çoğunluğu zaten bu bozuk düzen yüzünden eziliyor. Hele küreselleşme arttıktan sonra azgelişmiş ülkelerde sorunlar daha da derinleşti. Şimdi kimileri, “bozuk küresel düzenin (düzensizliğin) çökmemesi için” önlem arayışı içinde.

Sorun, ABD’nin mali piyasalarının düzenlenmesi değildir; Batı kapitalizminin oluşturduğu sömürgeci yapının değiştirilmesidir. Yapılan öneriler bunu değiştirmeye değil sağlamlaştırmaya yöneliktir.

Keynes’çiliğin diğerinden farkı, “sistemi devlet müdahaleleri ile ayakta tutmaya çalışmasıdır”, hepsi bu…


Prof. Erol Manisali
 
   
   

 

   
   
   
 
 

 
 

 

 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

Neredeyiz ] Çelişkiler ] Üretim ] Milli Gelir ] Borçlar ] Faiz ] IMF ] Gümrük Birliği ] Dersler ] x-flasyon ] [ Sorun-Çözüm ] Ekonomik Gelişim ] E-2008 ] E-2050 ]