Karmaşık Bağlar

Bir Baştan Bir Başa Anadolu

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

 

 

 

 

Karmaşık Bağlar: Filistin, İsrail, Demokrasi, Kapitalizm, Emperyalizm! 
   
   
       
   

'Esas baş belası kapitalizmdir, onun emperyalizm şeklini almış halidir. Demokrasi (Liberal Batı demokrasisi), o belayı gözlerden saklamak için kullanılan ambalajdır, bu çürümüşlüğe, sömürüye, baskıya, zulme vurulan ciladır.'

   
İsrail’in üç haftalık katliamından ve bütün dünyanın bu katliamı soğukkanlılıkla seyretmesinden sonra, Gazze’de ateşkes ilan edildi. Üç haftalık İsrail vahşetinin bilançosu 1245 ölü, binlerce yaralı ve yanmış yıkılmış bir bölge…

Bütün bunların sorumlusu kim peki?

Filistin’de yaşananların, Siyonizm ya da din fanatizmi olduğunu iddia etmek kolaycılık olacaktır. Sorun, “Arap-İsrail”, “Müslüman-Yahudi” ekseninde değil, emperyalizm olgusu çerçevesinde ele alınmalıdır.

Oysa kimilerine göre asıl suç HAMAS’ta ya da HAMAS gibi İsrail işgaline direnmekten vazgeçmeyen Filistinli örgütlerdedir. Bu iddia sahiplerine göre işgale direnenler, uzlaşmaz tutumları ile İsrail’i kışkırtmakta ve bu da felaketlere yol açarak “barış”ı engellemektedirler.

İyi de, “hırsızın hiç mi kabahati yoktur?” İsrail, “sütten çıkmış ak kaşık” mı? Bugün Mısır da, Ürdün de, Suudi rejimi de, Körfez şeyhlikleri de, Filistin’deki direniş hareketini kendi rejimlerine bir tehdit olarak gördükleri için, İsrail vahşeti karşısında suskun kalmışlardır! Şimdi diplomatik sahada boy göstermenin zerre kadar kıymeti yoktur.

HAMAS ya da benzer radikal İslamcı örgütlerin amaçladıkları dünya düzenini idealize etmeye ve paylaşmaya imkân yok, ama son üç haftadır herkese “savaş” olarak yutturulmaya çalışılan şu barbarlık ve soykırımın, tarihe kara bir leke olarak geçtiğini görmezden gelmek de mümkün değildir. Ne var ki yaşananlar kısa zamanda unutulacak, ama asla son örnek olarak kalmayacaktır! Çünkü emperyalizmin tarihi, zaten baştan aşağı kapkaradır!

Ayrıca bütün bu yaşananların faturasını HAMAS’a ya da benzer radikal İslamcı direniş örgütlerine çıkararak, sorunun bir dinsel çatışma olduğu yanılsamasını yaratmak isteyenlerin asıl yanıtlaması gereken soru şudur: İsrail 1948′de kurulduğundan bu yana işgallerle neredeyse 6 kat büyürken HAMAS mı vardı? HAMAS 1987′den sonrasının olgusudur. Bugün FKÖ, HAMAS ya da başka bir Filistin direniş örgütü, şu ya da bu derecede hatalıymış, şu ya da bu şekilde İsrail’in yaptıklarına ortakmış ya da izlediği politikalarla buna imkân sağlıyormuş, bunun uygulanan vahşet karşısında anlamı var mı? Genelde Arapların, özelde de Filistin’in geçmişte ve şimdi kimi hatalar yapmış olması, bölünmüş ve dağınık bir görüntü vermesi İsrail’in yaptığı soykırımı meşru kılar mı?

Esas katil İsrail’dir… İsrail yaşlı genç, çoluk çocuk, kadın erkek demeden insan öldürmüştür ve öldürmektedir. İşte ortada 1245 insanın ölüsü duruyor! Bu bir savaş değil, katliamdır. İşte bu nedenle İsrail içinde bile bu barbarlığa karşı sesler yükselmeye başlamıştır artık. İsrail’in Gazze’de sergilediği vahşete karşı muhalefet eden İsrail yurttaşları Yahudi değil mi?

HAMAS’ın roketiyle İsrail’de ölen (pek yok ya…) insan da, Gazze’de, Ramallah’da ölen (yüzlerce, binlerce var!) insan değil mi? HAMAS çok radikal de, İsrail çok mu ılımlı sanki? Hâlâ Tevrat’taki “vaat edilmiş topraklar” masalı ile yaşayan, Nil’den Fırat’a kadar bir yurt özlemiyle yayılmacılığı devlet felsefesinin temeli yapan ve Meclisinin duvarına bunun haritasını asanlar mı “ılımlı” ve “uygar”? Der Yassin’de, Sabra’da, Şatilla’da, Ramallah’ta katledilenler de İsrail’e roket mi atmışlardı?

Evet, Filistinli direnişçi bugün İsrail’e roket atıyor. Ne yapsın peki? İsrail, teknolojinin son ürünleri ile gece-gündüz demeden Gazze’yi bombalarken, BM falan dinlemeden insanları binalara doldurup sonra da o binaları vururken, ambulansları ve okulları bile hedef alırken, ne atacaksın İsrail’e? Tebrik kartı mı? Filistinliler de zamanında Yahudilerin Nazilere kuzu kuzu teslim olduğu gibi, teslim mi olsun soykırımcılarına? Bu mudur istenen?

İsrail bugün Filistin’i, Filistinliden (Arap’tan) arındırmak, temizlemek amacındadır. Bu nedenle Nazilerden hiçbir farkı yoktur. Çünkü Naziler de ürettikleri saçma sapan “teorilerle” Yahudileri temizlenmesi gereken bir kitle olarak değerlendirip, sonra da yok ettiler! Bugün de yaşananlar benzer mahiyettedir. Aylardan beri Gazze’ye ekonomik abluka uygula, milleti aç-susuz bırak, aklına estiğinde git, öldür, yak, yık, sonra da HAMAS ya da başka bir örgütü işaret ederek, “o kışkırttı, o da suçlu” deyiver! “Etnik temizlik” eski Yugoslavya’da yapıldığında “uygar” Batı için insanlık suçudur, ama Gazze’de yapıldığında İsrail’in kendini meşru savunma hakkı! Tarih, ikiyüzlülüğün böylesini görmemiştir!

Ortadoğu’da emperyalizmin piyonu çoktur. Bugün asıl piyon da İsrail’dir! Sonra Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Körfez şeyhlikleri… Emperyalizme direnen, onun maşalarına karşı şu veya bu şekilde savaşan Filistin direniş örgütleri, ABD kuklası soykırımcı İsrail ve diğer emperyalizm maşaları ile aynı kefeye koyulamaz. Ortadoğu’daki bu sorunların kaynağı İslamî radikal örgüt ya da devletlerin çağdışı anlayışları mıdır? Evet, bunların hepsi radikal İslamî örgütlerdir, Ortaçağ düzenini savunmaktadırlar, “demokrasi” çerçevesinde değerlendirilemezler. İyi de, İsrail çok mu “demokratik”tir sanki?

Hangi demokrasi? Ortadoğu’da öyle bir yönetim var mı? Örneğin “çağdışı” Arap rejimlerine karşı “çağdaş” diye sunulan İsrail ve Türkiye’de mi vardır demokrasi? İşte Türkiye’deki demokrasiyi ve hukuku yıllardan beri yaşananlarla görüyoruz! Ama asıl önemlisi “demokrasi” diye idealize edilen rejimin de kendisinin bir sorun; daha doğrusu sorunları gizleyen ya da belli bir sınıfın yararına çözmeyi amaçlayan bir sistem olmasıdır. Onun için sorunu herhangi bir “öteki” ekseninde, örneğin “Arap-İsrail”, “Müslüman- Yahudi”, “demokratik-diktatör”, “Sünni-Şii” şeklinde ele almak yanıltıcıdır. Sorunun kaynağı, emperyalizmdir.

Örneğin, Suudi rejiminin radikalliği ve çağdışı karakteri ya da antidemokratik politika ve tutumları İran’dan geri kalır mı? Bu soruya kimse “evet” diye yanıt veremez! Ama emperyalist ABD için Suudiler ve benzer yapıdaki Körfez şeyhlikleri cicidir, ama İran kaka! Hatta İran siyasal rejimi, ne içerikte ve nitelikte olursa olsun, “seçim”i ve “temsil”i içerdiği için, Suudilerden ve Körfez Şeyhliklerinden çok daha “demokratik”tir! Ama bir adım daha öteye gidelim ve diyelim ki, İran ya da Suudi Arabistan’da da ABD’deki gibi bir demokrasi olsaydı ne fark edecekti? ABD, halkıyla, sistemiyle, kültürüyle vs… çok mu matah sanki! Biz, “küçük Amerika” olduk da başımız göğe mi erdi!

Esas baş belası kapitalizmdir, onun emperyalizm şeklini almış halidir. Demokrasi, o belayı gözlerden saklamak için kullanılan ambalajdır, bu çürümüşlüğe, sömürüye, baskıya, zulme vurulan ciladır. Ortadoğu ve dünya, işte bunun için mezbahaya dönmüştür bugün! Bölge halklarının şu veya bu nedenle bu duruma düşmüş olmakta sorumluluk sahibi olmaları; bölgede İsrail gibi emperyalizmin karakolu olan ya da çoğu Arap devleti gibi emperyalizmin maşası durumunda bulunan devletlerin varlığı bu çerçevede ikincildir. Bu olgular sorunun kaynağı değil, sonuçlarıdır.

Rahatsız eden ister karasinek olsun, ister sivrisinek ne fark eder? Her ikisini de yaratan lağım çukurudur! Kapitalizm de işte budur! İnsan, ırk, milliyet vs. hepsi bu oluşum içinde nitelik kazanmaktadır. Kapitalist barbarlık, “insan, insanın kurdudur” anlayışını meşru gören bir sözde “uygarlık” yaratıyor! Ne insan, ne ırk, ne de milliyet, hiçbiri donuk ve değişmez kategoriler değildir.

Sinek ısırığı kaşıntı yapar, adamı müthiş rahatsız eder, hatta kimi ısırıklar yaraya bile dönüşebilir. Emperyalist kapitalist sistemin yarattığı sinekler kan, gözyaşı, soykırım, açlık, sefalet, yok oluş yaratıyor! Daha acısı bu lağım çukuru sadece Ortadoğu’yu değil, dünyayı da yaşanmaz hale getirdi artık…

Serdar Ant
 
   
 
 

 

             

 

 

Türkiye, Türkiye Gerçekleri, Avrupa Gerçekleri, ABD Gerçekleri, Kafkasya Gerçekleri, Ortadoğu Gerçekleri

 

 

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

İbrahim Çamkerten: Aksaray Belediye Başkan Adayı, CHP, Cumhuriyet Halk Partisi; Camkerten Anadolu'nun Kalbi Aksaray'ın Belediye Başkan Adayı;2009’da Yönetimi, Ekonomiyi, Siyaseti, Turizmi, Kültürü, Dış İlişkileri, Diplomasiyi, Bilimi, Teknolojiyi, Türkiye'yi, Dünya'yı, Yabancı Dilleri Bilen; Basiretli, Şehircilik Uzmanı, Yurtsever ve Toplumcu Bir Belediye Başkanınız Olacak!