Laiklik’le Aldatmak

Bir Baştan Bir Başa Anadolu

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

 

 

 

 

Laiklik’le (Laicisme) Aldatmak

   
   
       
   
   


Türkiye Gerçekleri
Fikri Dekolte
Divan Şiiri, Tasavvuf ve Laiklik
Alevi-Bektaşiler

Değişik ülkelerin sosyolojik yapısı ve kültürlerine uygun olarak, özü aynı olmakla beraber, laiklik tanımının farklı yüklemleri vardır. Çok değişik etnik köken, din ve mezhep inançlarına mensup Türk toplumu için de laikliğin tanımı, yorumu ve içeriği hiç şüphesiz farklı olacaktır.

Genç cumhuriyete sahip çıkacak, uygar yurttaş yetiştirmek üzere 1937 de eğitim-öğretim hayatımıza giren Köy Enstitüleri; farklı etnik köken, dinsel ve mezhepsel inançtan oluşan Türk halkını barış, huzur, hoşgörü içinde tutacak; ulusal birliği sağlamak üzere planlanmış laiklik ilkesinin, değiştirilemez kural olarak 1937 yılında anayasaya konması, bir tesadüf değildir.

3 Mart 1924'te Diyanet başkanlığının kurulmasını öngören ve müteakip yasalarla, emperyalist odakların kolayca kullanabileceği başıbozuk dinsel akımların denetim altında tutarak yok edilmesi, dinsel hukuk ve hükümlerin anayasadan çıkarılmasıyla da; çağdaş, laik-demokratik ve sosyal bir hukuk devleti hedefleniyordu.

Türk halkı ancak, ulusal gelirin dengeli dağılımını sağlayan, bütün inançsal gruplara ve yurttaşlara yasalarını eşit uygulayan, laik-demokratik bir devlet çatısı altında mutlu olabilirdi. Bu öngörü ülkemizde, uygulanmak koşuluyla her zaman geçerlidir.

Laik-demokratik devletin kurallarına uyacak, yasalarını uygulayacak, yurttaşlık bilinciyle donanımlı insan yetiştirmeye programlanmış Köy Enstitüleri, bu iş için ideal bir eğitim kurumuydu. Bu kurum, emperyalistler ve yerli uşakları için korkulu bir rüya, yok edilmesi gereken düşman bir kale idi.

Pusuda yatan, kurtuluş savaşı öncesinin mandacı kalıntıları, 11 Kasım 1938 den sonra Atatürkçü maskeleriyle hortlayıp, laik kültürün önünü kesmek için Köy Enstitüleri’ni kapatma faaliyetine giriştiler ve başardılar da. Türk halkını laiklikle aldatma politikası, Köy Enstitüleri’nin kapatılması ve İmam Hatip okullarının açılmasıyla uygulamaya konmuştur.

Laiklik, klasik anlamda din ve devlet işlerinin ayrıştırılması olarak tanımlansa da, farklı dinsel, mezhepsel inançlardan oluşan Türk halkının barış, huzur ve milli birlik içinde yaşayabilmesinin temelini oluşturur. Laiklik bilinci ve şuuruyla, yaşamına yön verecek bir toplumun emeğini, ülkesini sömürmenin kolay olmayacağını iyi bilen emperyalist güçler; mandacı kalıntıları, işbirlikçi unsurlar olarak kullanma yöntemini seçtiler.

1940 lı yıllarda alt yapısı hazırlanan siyasi klik, “laik-demokratik-cumhuriyet” savlarıyla 14 Mayıs 1950 de iktidar oldu. O günden bu güne kadar hükümet olan siyasi partiler, alt yapısı yok edilmiş, kağıt üstünde kalmış laikliği sözde savunup, gerçekte anti-laik uygulamalarla halkı aldattılar. Her seçim sorası meclis kürsüsünde, “laik-demokratik-cumhuriyeti” koruyacağına yemin edenler, laiklikten uzaklaşmak için her türlü yasayı oy birliğiyle onayladılar.

12 Eylül 1980 faşist darbesi, “laik-demokratik-cumhuriyeti” koruma adına, Türk-İslam sentezi ve Ilımlı-İslam savlarıyla laik-demokratik-cumhuriyet’in temellerini oyan zorunlu din derslerini anayasaya koyarak, laiklikle aldatma oyununun yanında “evrensel insan hakları ihlalini” de yasalaştırmış oldu.

Laik bir devlette yeri olmayan diyanet kurumu ve bütçesine, zorunlu din derslerine sessiz kalanlar, laikliği türbana-çarşafa indirgeyenler, (türbanla kafayı bozanlar) zaten olmayan laikliği sözde savunarak laik geçinip; halkı aldatıyorlar.

Böyle giderse; laiklikle, demokrasiyle, şehitler ölmezle, din-iman-türban-çarşaf, iftar çadırı, kömür, makarna ve hamdolsun la daha çok uzun yıllar aldatılırız.

Ülkemizde terörün önlenmesi, ulusal gelirin dengeli dağıtılması, farklı inanç ve etnik kökenden oluşan Türk Halkının barış, huzur ve refah içinde olabilmesi için, gerçek anlamda laik-demokratik bir devlet yapısı zorunludur. Mevcut devlete bu niteliğin kazandırılması; emperyalizme, yerli-yeminli işbirlikçilere karşı, yurttaşlık bilinciyle donanımlı, demokratik bir mücadele gerektirir.

Güzelliklerin oluşumunda katkısı olmayanların, kötülüklerden şikayet etme hakkı yoktur.


Bekir Özgür (Akıl Çağı)

   
             

 

 

Türkiye, Türkiye Gerçekleri, Avrupa Gerçekleri, ABD Gerçekleri, Kafkasya Gerçekleri, Ortadoğu Gerçekleri

 

 

Home ] Çamkerten ] Bağımsızlık ] Manifesto ] Atatürk ] Resimler ] Başkan ] Aksaray ] İletişim ] İçerik ] Ara ]

 

İbrahim Çamkerten: Aksaray Belediye Başkan Adayı, CHP, Cumhuriyet Halk Partisi; Camkerten Anadolu'nun Kalbi Aksaray'ın Belediye Başkan Adayı;2009’da Yönetimi, Ekonomiyi, Siyaseti, Turizmi, Kültürü, Dış İlişkileri, Diplomasiyi, Bilimi, Teknolojiyi, Türkiye'yi, Dünya'yı, Yabancı Dilleri Bilen; Basiretli, Şehircilik Uzmanı, Yurtsever ve Toplumcu Bir Belediye Başkanınız Olacak!