Oyun Hep Aynı Oyun: 
			Ergenekon Davaları
			Ergenekon duruşması başladı. 
			Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan gibi renkli 
			devrimlere sahne olan ülkelerde de birer "Ergenekon Davası" olduğunu 
			biliyor muydunuz? 
			 
			Bu ülkelerde de siyasi parti liderleri, askerler, kanaat önderleri, 
			gazeteciler bir gece sabaha karşı gözaltına alınıp tutuklandı. 
			Ardından yandaş medyanın yayınları başladı: Bunlar darbeci! Sahi, 
			gerçekte bu ülkelerde neler olmuştu? Gelin bir komşu ülkede 
			yaşananlarla başlayalım.
			Gürcistan
			Tarih, 6 Eylül 2006. 
			 
			Saat, 05.00. 
			 
			Adalet Partisi, Muhafazakár Parti, Cumhuriyetçi Parti ve Anti-Soros 
			Hareketi üyesi 30 kişi, eşzamanlı operasyonla gözaltına alındı. 
			Evlerdeki bilgisayarlara, kitaplara, defterlere, paralara el konuldu. 
			Gözaltına alınanlar arasında, eski askerler de vardı.  
			 
			Suçlama: Devlete karşı komplo ve hükümeti darbeyle alaşağı etmekti.
			 
			 
			Başta Soros destekli Rustavi-2 televizyonu olmak üzere, 
			Başkan Mihail Saakaşviliye yakın yandaş medya olayı hep aynı 
			cümleyle verdi: Darbeciler yakalandı! 
			 
			Cumhuriyetçi Parti Lideri D. Berdzeneşvili, operasyonun 
			muhalefeti sindirmek amaçlı olduğunu söyledi.  
			 
			Bu arada gözaltılar sürdü. 12 Eylülde Cumhuriyetçi Parti 
			yöneticilerinden, kamuoyu tarafından çok sevilen Goga Odzeli 
			gözaltına alındı. Bir suç örgütü liderinin evinin inşaatıyla 
			ilişkisi hakkında sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Toplumu 
			etkileyen kanat önderleriyle gerçekten pis işlere karışmış 
			çetecilerle işbirliği içinde gösterilmek isteniyordu. 
			 
			Rustavi-2 televizyonu, Odzeli serbest bırakılmasına rağmen, 
			onu yeraltı dünyasıyla ilişkili göstermeye devam etti. Ayrıca, 
			Adalet Partisi üyelerinin darbe planlarını itiraf ettiklerine 
			ilişkin sorgu tutanakları yayınlandı. İddialara göre, Adalet Partisi 
			ve Anti-Soros üyeleri, silahlı ayaklanma için "plan" 
			yapmışlardı: Meclis önünde yapacakları büyük mitinge, emirlerindeki 
			bazı adamları tarafından ateş açılacak ve çıkacak kargaşadan 
			yararlanıp yönetime el koyacaklardı!  
			 
			Darbe yapacağı iddia edilen partilerin toplam oyları yüzde 1-2yi 
			geçmiyordu. Ancak kamuoyunu etkilemede güçlüydüler. Polis 
			operasyonuyla bu etki ortadan kaldırılmak isteniyordu sanki. 
			 
			İşte 1 numara 
			 
			Saakaşvili yandaşı medya, darbecilerin lideri olduğunu iddia 
			ettiği "Bir Numara"nın peşine düştü. Çabuk da buldular: 
			Gürcistanın eski İç Güvenlik Bakanı: İgor Giorgadze! 
			 
			56 yaşındaki eski Bakan Giorgadze, kamuoyu tarafından sevilen 
			bir isimdi. Babası Sovyet savaş gazisi ve Gürcistan Komünist Partisi 
			lideriydi.  
			 
			İlginçtir; "Bir Numara" Giorgadzenin adı daha önce eski 
			devlet başkanı Eduard Şevardnadzeye karşı bombalı suikast 
			düzenlenmesi olayında geçmişti! Bu biraz kafaları karıştırıyordu. 
			Çünkü darbeci oldukları nedeniyle tutuklananlar arasında, 
			Şevardnadzeciler ile Şevardnadzeye suikast düzenlemekle 
			suçlananlar vardı. Bu düşman tarafların nasıl bir araya gelip darbe 
			planladıkları anlaşılamadı! 
			 
			Sonunda Gürcistanın "Ergenekoncuları" yargı önüne çıktı. 
			 
			Dava kapalı oturum usulü gerçekleştirildi. Görüntü alınmasına bile 
			izin verilmedi.  
			 
			Başından beri iddiaları ve işbirliğini reddeden 12 kişi çeşitli 
			hapis cezalarına çarptırıldı. Sanık avukatlarından L. Barcella,
			"İddianamenin delilleri tutarlı değildi ve lehte delillerimizi de 
			görmezden geldiler. Bunu kimsenin görmesini istemiyorlar ki, mahkeme 
			salonunu kapattılar. Sonra da en yüksek cezayı verdiler" dedi. 
			 
			En yüksek ceza 8.5 yıldı. Verilen cezalar ve yargılama usulü 
			bugün halen tartışılıyor. 
			 
			Diyeceksiniz ki, "Eee bu yazdıklarınız bize yabancı değil. Siz 
			bize bunların arkasında neler dönüyor onu yazın". Haklısınız... 
			 
			Oyunun başlangıcı 
			 
			Tarih, 31 Mart 1991. 
			 
			Gürcistan bağımsızlığını ilan etti.  
			 
			Hayatı boyunca Sovyetler Birliğine muhalif olmuş Zviad 
			Gamsahurdia devlet başkanı oldu. Ancak gerek iktisadi zorluklar, 
			gerekse iç karışıklar sonucu kısa süre sonra görevinden istifa etmek 
			zorunda bırakıldı.  
			 
			Rusyanın desteğiyle Sovyetler Birliğinin eski Dışişleri Bakanı 
			Eduard Şevardnadze, 1992 yılı Ekim ayında Gürcistan devlet 
			başkanlığı koltuğuna oturdu. 
			 
			Şevardnadzenin lakabı "gümüş tilki"ydi; ilk başlarda 
			Batı yanlısı gözüktü. Ona en çok inananların başında, dünyanın en 
			büyük spekülatörlerinden George Soros geliyordu.  
			 
			Soros, Şevardnadzeyi, IMFnin istediği yapısal reformları 
			hızla gerçekleştirecek, serbest piyasaya inanan bir lider olarak 
			görüyordu. 
			 
			Soros, -aynı Turgut Özalın bir dönem yaptığı gibi- 
			Şevardnadzenin ülkenin komünist geçmişiyle hiçbir bağı olmayan 
			yurtdışındaki genç Gürcü "beyinleri" çağırıp onlarla 
			çalışmasını önerdi. Önerilen isimlerden biri de Manhattanda bir 
			hukuk bürosunda çalışan avukat Mihail Saakaşvili idi. 
			Saakaşvili, Adalet Bakanı yapıldı. 
			 
			Soros 1994 yılında "Açık Toplum"un Tiflis şubesini 
			kurdu. Ve hemen Gürcistan Genç Avukatlar Birliği gibi sivil toplum 
			kuruluşlarına ve medyaya para akıtmaya başladı. 
			 
			Amerikanın prensi 
			 
			Şevardnadze deneyimli bir Sovyet yöneticiydi; kabinesinde 
			genç "beyinlere" hep aynı uyarıyı yaptı: "Bölgemiz etnik 
			ve dini farklılıklardan dolayı bir dinamit kutusuna benzer; aman 
			dikkat." 
			 
			Ancak ülke ekonomisi kötü sinyaller verdi; elektrikler sürekli 
			kesildi; yiyecek bulunamadı ve suç şebekeleri her geçen gün büyüdü. 
			Rüşvet, toplumu hızla yozlaştırdı. Yetmezmiş gibi Güney Osetya 
			sınırındaki çatışmalar da durmak bilmedi. Abhazya bağımsızlığını 
			ilan etti. 
			 
			Soros destekli "genç beyinler", Şevardnadzeden 
			acil radikal kararlar almasını istediler. "Gümüş tilki", 
			Batının dayattığı "sömürgeci kararları" almadı; aksine 
			Rusyaya yaklaştı. Ve ipler koptu. 
			 
			Soros destekli Rustavi-2 televizyonu, Şevardnadze 
			aleyhinde yayınlara başladı. Şevardnadze, Rustavi-2yi 
			kapatmak istedi. Televizyonun da istediği buydu zaten. Kanal bu 
			kararı, "Eski günlere dönüş" diye gösterip muhalifleri sokağa 
			döktü. 
			 
			Şevardnadze geri adım attı. Ama bu hareketiyle o güne kadar 
			güçsüz olan muhalefeti birleştirdi. 
			 
			Bu muhalefetin bir lidere ihtiyacı vardı. 
			 
			Ve Soros, Gürcistanı kurtaracak lideri açıkladı: 
			Saakaşvili! 
			 
			Sihirli sözcükler 
			 
			ABDdeki Demokrat Partinin uluslararası kanadı "Ulusal Demokrat 
			Enstitü"sü (NDI), Saakaşvili liderliğindeki bir grubu, 
			Şubat 2002de Amerikaya götürdü. 
			 
			Saakaşvili, Beyaz Saraya kabul edildi. Soros ile 
			tanıştırıldı. Saakaşvili aynı yıl haziran ayında, Sorosun 
			mali destek verdiği Central European Universityde düzenlenen bir 
			törenle, uluslararası açık toplum ödülünü bizzat Sorosun 
			elinden aldı. 
			 
			Aynı günlerde ABD, Gürcistana yeni büyükelçisini gönderdi: R. 
			Miles. Yeni büyükelçi Belgraddan geliyordu ve diplomasi 
			dünyasında "Sırbistandaki renkli devrimi gerçekleştiren 
			büyükelçi" diye tanınıyordu. Geldiği gün Rustavi-2 televizyonuna 
			çıkıp sihirli sözcükleri sıraladı: "Demokrasi", "insan hakları", 
			"açık-şeffaf toplum" vs. 
			 
			Keza yine Sırbistandaki renkli devrimin "mucitlerinden"; 
			Soros destekli "Özgürlük Enstitüsü" kurucusu G. 
			Bokeria da Belgraddan Tiflise geldi. 
			 
			Bitmedi. Sırbistandaki renkli devrimin mimarlarından M. 
			Blagojevic gibi, Soros destekli CeSID (Özgür Seçimler ve 
			Demokrasi İçin Yurttaş Girişimi) üyeleri de Gürcistana gittiler. 
			Tiflisin yolunu tutanlar arasında, Soros tarafından finanse 
			edilen ve 2000 yılında Miloseviç karşıtı gösterileri 
			düzenleyen Sırp öğrenci grubu Otporun kurucusu A. Maric, 
			S. Popovic, S. Djinovic de vardı. Görevleri "seçim 
			gözlemciliği" yapmaktı! Gerçek amaçları Sorosun Özgürlük 
			Enstitüsü tarafından Tifliste kurulan gençlik örgütü Kmarayı 
			eğitmekti. 
			 
			O günlerde "taraf"ını açıkça belli eden, Soros 
			destekli bir gazete de yayın hayatına sokuldu: 24 Saat. 
			 
			Anti-Soros hareketi  
			 
			Çok ayrıntıya girmeyeyim:  
			 
			2 Kasım 2003 seçimlerinden sonra seçimlere hile karıştırıldığı 
			gerekçesiyle Tiflis karıştı. Rustavi-2 TV, 24 Saat gibi medya 
			araçları düğmeye bastı; Kmara adlı gençlik örgütü, halkı sokaklara 
			döktü. Televizyona çıkan Amerikan Büyükelçisi R. Miles seçimi 
			sahtekárlık olarak niteledi.  
			 
			Saakaşvili taraftarlarının eylemleri dünya 
			televizyonlarındaydı. CNN harekete isim bile buldu: Gül Devrimi.  
			 
			O sıcak günlerde Şevardnadzenin, Gürcistanı karıştırdığı 
			iddiasıyla suçladığı Soros ile ilgili demeçlerini kimse 
			dünyaya duyurmadı nedense. 
			 
			Gösteriler günlerce sürdü. Şevardnadze istifa etmek zorunda 
			kaldı. Yapılan yeni seçimler sonucu 4 Ocak 2004te Saakaşvili 
			devlet başkanı oldu. 
			 
			Soros, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programıyla ortaklaşa, 
			Kapasite İnşa Ödeneği aracılığıyla Saakaşvili hükümetine 
			bağlı memurların maaşlarını ödedi! Eklemeliyim, Gürcistan Ekonomi 
			Bakanı K. Bendukidzade, Sorosun iş ortağıydı!  
			 
			Bu arada: 
			 
			Sorosun ülkeyi yıkıma sürüklediğini söyleyen Gürcü muhalifler 
			"Anti-Soros Hareketi" adlı ulusal bir cephe örgütü kurdular. Ama
			Sorosa ve Saakaşviliye muhalefet etmenin bedeli 
			vardı; "darbeci" damgası yiyip tutuklandılar. Ve işte 
			Gürcistanın "Ergenekon"u böyle doğdu.  
			 
			Anti-Soros örgütü gibi muhaliflerini güç kullanarak sindirmeye 
			çalışan Saakaşvili sonra ne yaptı; Güney Osetyaya saldırdı! 
			Neyse artık bu kadar ayrıntıya girmeyelim. 
			
			Ukrayna
			Gelelim Ukraynanın "Ergenekon"una!.. 
			 
			Bir, iki, üç daha fazla Erge-neo-con 
			 
			"DOLAR sihirbazı" Soros, 1998de Slovakyada, 1999da 
			Hırvatistanda, 2000de Sırbistanda ve 2003 yılında Gürcistanda 
			yaptığının bir benzerini Ukraynada da yapmak istiyordu. 
			 
			Tarih, 8 Aralık 1991. 
			 
			Ukrayna bağımsız oldu. İlk devlet başkanı Leonid Kravchuk idi. 
			Üç yıl sonra koltuğunu Leonid Kuchmaya bıraktı.  
			 
			Kuchma, her ne kadar sıkı bir özelleştirme taraftarı olsa da 
			dümenini sonradan Rusyaya doğru kırdı. 
			 
			İktidarda kaldığı 10 yıl boyunca ülkeyi yozlaştıran Kuchmaya 
			hiç sesini çıkarmayan ABD, Ukraynanın Rusyaya yaklaşması üzerine 
			politika değişikliğine gitti. Kuchmayı "istenmeyen adam" 
			ilan etti. Yerine düşündükleri isim, Batı yanlısı, bankacı Viktor 
			Yuşçenko idi.  
			 
			Ve o bildik "siyasi pazarlama" yöntemi sahneye kondu: Hani 
			şimdi ismini herkesin bildiği Cumhuriyetçilerin başkan adayı 
			Senatör McCainin o günlerde yönettiği Uluslararası 
			Cumhuriyetçi Enstitü (IRI), Yuşçenkoyu Washingtona çağırdı. 
			Ukraynanın "yeni prensi" bir dizi görüşme yaptı.  
			 
			Ardından Washington Times yazdı: Yuşçenko, Ukrayna için tek 
			umuttur. 
			 
			Ukraynada hareketli günler başladı. 
			 
			Sırbistanın Otpor, Gürcistanın Kmara adlı Soros destekli 
			gençlik örgütü bu kez Ukraynada "Pora" adıyla kuruldu. 
			Poranın lideri V. Kaskıv zaten Soros çalışanıydı. Bu 
			arada Kaskıv, Beyaz Rusya muhalefetine de danışmanlık 
			yapıyordu!  
			 
			Sırbistanda B92 radyosunun, Gürcistanda Rustavi-2 televizyonunun 
			rolü, Ukraynada Kanal 5 adlı TVye verildi. 
			 
			Sorosun Açık Toplum Enstitüsünün Ukraynadaki ayağının adı; 
			Uluslararası Rönesans Vakfı idi. Keza Sorosun "Özgürlükler 
			Evi" de Kievde görev başındaydı.  
			 
			Sırbistan deneyimini yaşamış M. Markovic, ABD tarafından 
			finanse edilen Kievdeki "Znayu" adlı yeni bir sivil toplum 
			kuruluşunun başına getirildi. 
			 
			Bu arada fazla ayrıntılarla kafanızı karıştırmak istemiyorum. Ancak 
			bu tür sivil toplum kuruluşlarına sadece Soros ve ABDnin 
			"sponsor" olduğunu düşünmeyiniz. Örneğin, Sırbistan ve 
			Gürcistandaki renkli devrimlerde görev almış, Milenkovic, Maric, 
			Markovic gibi "profesyonel devrimcilere" Ukraynaya 
			gitmeleri için, İngilterenin Westminster Demokrasi Vakfı para verdi. 
			Alman Marshall fonu da hep devredeydi. 
			 
			Bir bilgi daha vermeliyim: Renkli devrimlere sahne olan ülkelerin 
			hepsinde seçim öncesi kamuoyu anketi yayınlama "numarası" 
			vardı. Ukraynadan örnek vereyim: Eski Sovyet Cumhuriyetlerindeki 
			Batı yanlılarını destekleyen Amerikan Demokrasi İçin Ulusal Bağış 
			(NED), Sorosun Rönesans Vakfı ve doğrudan ABD Dışişleri 
			Bakanlığına çalışan Avrasya Vakfının finanse ettiği Demokratik 
			İnisiyatifler Vakfı, Ukraynada sürekli kamuoyu anketleri yaptı. 
			İnandırıcılık açısından tek kamuoyu araştırma şirketi olmazdı. 
			Amerikanın para verdiği Ukraynalı Seçmenler Komitesi adlı bir 
			kuruluş daha vardı. Her ikisinin anket sonuçları aşağı yukarı 
			benzerdi. Anketlerde hep Yuşçenko önde gösteriliyordu.  
			 
			Diğer ülkelerde olanlar Ukraynada hayata geçirildi: Sandıktan, 
			anketlerin tersi sonuç çıkınca "sebep belli" diyorlardı: "Seçimlere 
			hile karıştırıldı!" Ve halkı sokağa döküyorlardı. 
			 
			21 Kasım 2004 Ukrayna seçimlerinde de "hile" karışmıştı! 
			Çünkü sandık sonuçları anketleri doğrulamamıştı! 
			 
			Düğmeye basıldı: Uluslararası TVler ve ulusal Kanal 5 canlı yayına 
			geçti; gençlik örgütü Pora, halkı sokağa döktü, seçimler iptal 
			edildi. Seçimler sonra yenilendi ve Ukraynada "turuncu devrim" 
			gerçekleşti.  
			 
			Sorosun Ukraynadaki Açık Toplum Enstitüsünün yöneticisi 
			B. Tarasyuk dışişleri bakanı oldu. Keza enstitünün yönetim 
			kurulu üyesi Y. Mostovanın eşi A. Gritsenko da 
			Savunma Bakanı yapıldı. Poranın Başkanı, Sorosun çalışkan 
			elemanı Kaskiv de devlet başkanı Yuşçenkonun 
			danışmanıydı artık. Diğer "turuncu devrimciler" ya 
			milletvekili oldular ya bürokrat ya da işadamı. 
			 
			Ha unutmayayım; hani Yuşçenkonun zehirlendiği, yüzünün 
			sürekli değiştiği, zayıfladığı ve kısa süre sonra öleceği şeklinde 
			bizde de bolca haberler çıkmıştı; hatırladınız mı? Yuşçenko 
			yaşıyor ve hálá Ukraynanın devlet başkanı. Şimdi ne mi yapıyor; 
			anti-Sorosçu muhaliflerini, darbe yapacakları ve başta gazeteci 
			R. Gongadzeyi öldürdükleri iddiasıyla tutuklayıp cezaevine 
			koyuyor!  
			 
			Ve Ukrayna da kendi "Ergenekoncularını" konuşup tartışıyor. 
			
			Sırbistan ve Diğerleri
			Sırbistanı ve diğerlerini ayrıca 
			yazmaya gerek var mı; oyun hep aynı oyun! 
			Soner YALÇIN 
			
		
		
			
			 
			TransAnatolie Tour  
		  
		   |