|   | 
            
            Piyasa 
			Üzerinden Karşı Devrim 
		
						
		
						
		
			ABD ve ABnin soğuk savaş sonrasında yeni liberalizmi tozlu 
			raflardan indirip yeniden dayatması çok doğaldır. Çünkü liberal yapı, 
			güçlünün zayıflar üzerindeki egemenliğini , serbest piyasa 
			üzerinden en rahat biçimde gerçekleştirebilecek olanakları sağlıyor. 
			Türkiye benzeri üçüncü ülkelerde Batı kapitalizmi şu koşulları 
			dayatır: 
			 
			- serbest piyasa ekonomisi esas hedefiniz olmalı, 
			- her şey özelleştirilip piyasaya bırakılmalı, 
			- bu piyasa ise tamamen dışa açık ve küresel olmalı. 
			 
			Artık Batı kapitalizmi için o ülkeyi denetim altına almak çok 
			kolaydır. Tereyağından kıl çeker gibi işler otomatiğe bağlanmış 
			olarak yürür. 
			 
			ABD ve AB ülkeleri makro ve ulusal politikalarla, dev tekellerini 
			bu üçüncü ülkelere yönlendirmeye başlarlar. Sınai, ticari ve mali 
			piyasaları yavaş yavaş denetim altına alırlar. 
			 
			Bu çok bilinen bir yöntemdir. Ancak bugün, 18. ve 19. yüzyıldan çok 
			daha karmaşık akılcı ve derinliğine uygulanabilecek farklı 
			mekanizmalarla geliştirilmiştir. Bir benzetme yaparsak, dün 
			Afrikada ayaklarına zincir halkalar takılarak denetim altına alınan 
			insanlar bugün mideleri ve beyinleri aracılığı ile postmodern 
			köleler durumuna sokulabiliyorlar. En önemlisi, birinci sınıf 
			köleler olarak yetiştirilen oligarşi, sıradan köleleri , Batı 
			adına içerde yönetmeye başlıyor. 
			 
			Serbest piyasa üzerinden siyaset
 
			Herkes piyasayı sadece iktisadi bir öğe sanır. Kısmen doğrudur; 
			ancak bu iktisadi faktör özünde siyaset, güvenlik ve kültürle, hatta 
			din ile iç içe geçmiştir. 
			 
			Piyasayı ele geçirince siyasete ve dine kaynak aktarmaya başlarsınız; 
			siyaseti, dini, imanı denetim altına alırsınız. Bu, işin teknik, 
			mekanik ve nesnel boyutudur. 
			 
			Hemen her ülkede görülen olağan şeylerdir. Ancak Türkiyede bu 
			nesnelliğe ek olarak öznel şeyler vardır. 
			 
			İşte serbest piyasa tam da burada bütün becerilerini ortaya 
			koymaya başlar. 
			 
			Bu coğrafyada sadece büyük sermaye çevreleri değil, İslamcılar ve 
			bölücüler de serbest piyasayı bir kaldıraç gibi kullanıp amaçlarına 
			ulaşırlar. 
			 
			- Serbest piyasa bir boyutu ile, Batı kapitalizminin Türkiyeyi 
			iktisadi işgalinin bir maşası haline dönüşür. 
			 
			- Diğer boyutunda İslamcılar serbest piyasayı, önlerindeki engelleri 
			yıkmak için koçbaşı gibi kullanırlar. Ne mi yaparlar? Artık her 
			şeyi piyasa belirliyor, devlet yoktur, piyasa vardır diyerek 
			piyasayı, devleti yıkmanın bir aracı olarak kullanmaya başlarlar. 
			 
			Bununla da yetinmeyip, serbest piyasanın serbestliğini , şeriat 
			özgürlüğüne kaydırırlar. Piyasa dostu yeni anayasa aslında 
			tarikatların, cemaatlerin ekonomideki (ve toplumdaki) egemenliğini 
			sağlamaya yönelik girişimlerdir. Yeni ticaret kanunu bile piyasayı 
			ve sermayeyi her şeyin üzerine çıkaran yeni bir yapılanma getiriyor. 
			 
			Kooperatifler ve vakıflar gibi insana ve toplumsallığa oturtulan 
			kurumlar sermaye şirketlerine benzer hale getiriliyor. Amaç, 
			toplumcu örgütlenmeler yerine, sermayeci ve dinci 
			örgütlenmelerin öne çıktığı yeni bir yapılanma sağlamak. 
			 
			Bu da serbest piyasanın bir kaldıraç, bir maşa gibi kullanılması ile 
			sağlanmış oluyor. 
			 
			- Bölücüler de devlete ve üniter yapıya karşı. Sosyal devletin 
			yıkıldığı; her şeyin serbest piyasa üzerinden belirlendiği bir 
			ortamda bölücü terör örgütleri de bu aracı devlete karşı aynen 
			köktendinciler gibi kullanmaya başlıyorlar. Böylelikle aralarında, 
			bir doku ortaklığı , serbest piyasa üzerinden sağlanmış oluyor. 
			 
			Yeni liberalizm ve sömürgecilik 
			Neoliberalizm emperyalizmin elindeki en önemli araç olarak 
			Türkiyenin askersiz işgalinde kullanılmaktadır*. 
			 
			- Tarımın, sanayinin, ticaretin, mali sektörün, enerjinin, 
			iletişimin ve medyanın denetim altına alınmasında serbest piyasa 
			Batı için en uygun araç oldu. Yıllık dış ticaret açığımız 50 
			milyarın, borçlarımız 400 milyar doların üzerine bu nedenle çıktı. 
			 
			- İslamcılar, serbest piyasayı öne çıkararak sosyal devleti yıktı. 
			Bu yolla tarikatlar ve cemaatler serbest piyasayı kullanarak 
			geliyorlar ve devletten boşaltılan alanları dolduruyorlar. 
			 
			- Bölücüler ve terör örgütleri serbest piyasa üzerinden hem 
			kaynaklarını genişletiyorlar hem de örgütlenmelerini 
			güçlendiriyorlar. Bazı belediyelerin serbest piyasa üzerinden 
			nasıl eylem yaptıklarını örnekleriyle görüyoruz. 
			 
			ABDnin, ABnin İslamcılar ve bölücülerle olan Türkiye üzerindeki 
			ortaklıkları serbest piyasa üzerinden sağlanıyor. Bu piyasa yabancı 
			tekellerin yolunu açıyor; tarikatları ve cemaatleri devlet aleyhine 
			güçlendiriyor; bölücü terör ile onu kullanan güçler arasında bir 
			köprü vazifesi görüyor. 
			 
			İşte bu nedenle yeni liberalizm ve serbest piyasa İslamcıların, 
			bölücülerin ve Batı emperyalizminin dört elle sarıldıkları bir 
			sihirli değnek haline geliyor. 
			 
			Bizim savunduğumuz ulusal demokratik devrim, emperyalizmin bu 
			dayatmalarına karşı tek çıkış yoludur. 
			Erol MANİSALI 
			 
			(*) Türkiyenin Askersiz İşgali, Truva, 2007 
			    
		
						
		
						
		
		
						
		
		
			  
		
						 
		
		
		
			 | 
            
                |