'15 yıl sonra The 
			New Ottomans Co., Özdemir İnce
			
			Hürriyet Gösteri Dergisinin 
			Mart 1993 sayısında "The New Ottomans Co." adlı bir yazı 
			yayınlamıştım. 
			Söz konusu yazı "Dinozorca" (Telos Yayıncılık, 1993) adlı kitabımda 
			yer almıştı; şimdi "Mahşerin Üç Kitabı" (Doğan Kitap, 2005; 
			S.170-177) başlıklı birleşik kitabımda okunabilir. Bu yazıya söz 
			konusu makalenin başlangıç bölümünü alacağım. 
			 
			 
			Has adamlar  
			 
			"Son yirmi-yirmi beş yılda birlikte yaşamak zorunda kaldığımız kimi 
			insanlar için, Analarının rahmine haklı olarak düşmüş, hep haklı 
			olmak için doğmuşlar! diye bir tanımlamam vardır.  
			 
			Yıllar önce bir yazımda bunun benzeri bir tanımlamayı kullandığımı 
			da anımsıyorum.  
			 
			Bir zamanlar Kemalistin hası, Marksistin hası, Maocunun hası, 
			Filistincilerin hası, Humeyni sempatizanlarının hası onlardı; 
			ardından en hakiki liberal oldular, yeni dünya düzenini en çabuk 
			onlar kavradılar, eski yol arkadaşlarına, Hálá aynı yerde mi 
			otluyorsunuz? gibilerden, tepeden sorular sormaya başladılar ve 
			ANAPın erdemini keşfettiler.  
			 
			Özalın kişiliğinde XXI. yüzyılın dáhi politikacısını görmeye 
			başladılar.  
			 
			Şimdilerde Yeni Osmanlıcılıka takılıyorlar.  
			 
			Asıllarına rücu etmek ve geçmişle, tarihle barışmak istiyorlar.  
			 
			Aşırı soldan saltanatçılığa giden o uzun ve trajik yolu 
			kısaltıverdiler.  
			 
			Başkalarının yapması durumunda tu kaka edecekleri davranışları, 
			kendileri yaptıkları için, erdemlilik olarak tanımlamaktan 
			çekinmiyorlar.  
			 
			Yirmi yıl önce bir tek amaçları vardı: toplumsal vitrinin önünde 
			olmak.  
			 
			Bundan sonra nereye gidecekler, bunu zaman gösterecek." (S.170) 
			 
			 
			Cacığa sarmısak  
			 
			Tek parti döneminin Ankara Valisi Nevzat Tandoğanın "Komünizm 
			lazımsa onu da biz getiririz, size ne oluyor" dediği ileri sürülür.
			 
			 
			Bunlar da öyle: Komünist mi gerek, onlar var; Maocu mu gerek, onlar 
			var; Humeynici mi gerek, onlar var; Filistinci mi gerek, onlar var; 
			Özalcı mı gerek, onlar var; liberal mi gerek, onlar var; neoliberal 
			mı gerek, onlar var; tarikatçı mı gerek, onlar var; Fethullahçı mı 
			gerek, onlar var; AKPye lejyoner mi gerek, onlar var; sivil toplum 
			örgütlerine lider mi lazım, onlar var; ABD ve AB düşünce 
			kuruluşlarına danışman mı lazım, onlar var; demokrasiye cazgır mı 
			gerek, onlar var; cacığa sarmısak mı lazım, gene onlar var. 
			 
			Vitrin, biçim ve içerik olarak değişse de gene vitrin mankeni bunlar! 
			Bütün taşıtların "sürücü mahalli"nin yanındaki koltuklarda gene 
			bunlar.  
			 
			Her zaman haklı olan onlar; yenilseler de yanılsalar da hep onlar 
			haklı.  
			 
			Bu nedenle, "Bunlar sperm halinde bile haklı olmalılar" diye 
			düşünmüşümdür.  
			 
			Kitabımın adını da bu nedenle "Dinozorca" koymuştum 1993 yılında. 
			 
			 
			Sıra AKP-2de  
			 
			Geçenlerde, bunlardan basında yazıcı olarak çalışanları, bir TV 
			kanalında bir araya gelmişler, 68 kuşağı olarak yenilirken, 
			yanılırken ne kadar haklı olduklarını anlatıyorlardı.  
			 
			Denizler, dağlar, ovalar, vadiler yanılmışlar ama bunlar 
			yanılmamışlardı.  
			 
			Yenilgiden sonra özeleştiri yapacaklarına kılık değiştirmişler ve 
			yollarına devam etmişlerdi. 
			 
			Şimdi AKPyi destekliyorlar ve AKP demokrasisini savunuyorlardı.  
			 
			Borun pazarı şimdi AKP idi.  
			 
			Ve Borun pazarının geçmesinin hiç önemi yoktu.  
			 
			Çünkü her zaman satılacak bir şeyleri vardı ve olacaktı.  
			 
			AKP-2nin de cazgırlığını bunlar yaparlar, yapacaklar! 
			 
  
		
		
		
		
			
			 
			TransAnatolie Tour  
		
			 
		   |