Türkiye ve Dünya Gerçekleri

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

Karadeniz


 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

 

 

[ Karadeniz ] BATI ] Çatışma ] Batı & Gürcistan ] Gürcistan ] Ermenistan ] Ahmaklık ]

 

 

Up

Karadeniz Çırpınıyor!

   

TÜRKİYE, Rusya Federasyonu ya da Amerika Birleşik Devletleri gibi bir süper devlet değil; dünya çapında uluslararası sorunları yok. Ama jeost-ratejik açıdan karşılaştığı sorunlar büyük devletlerin sorunlarından çok daha kritik.

Bu ülke öyle bir coğrafyada ki, çevresinde yeryüzünün en çapraşık sorunlarını yaşayan üç büyük bölge var: Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu. Üstelik, bu devlet öyle bir tarihsel sürecin ürünü ki, halkının geçmişinde koca Avrasya topraklarını kapsayan uzun bir yolculuk ve Osmanlı Devleti gibi imparatorluk adını kullanmadan üç kıtaya hükmetmiş koca bir imparatorluk var. Böyle bir coğrafya ile tarihin, çevremizdeki devletlerle ilişkilerde her zaman kendisini hissettiren birtakım özellikler taşımaması düşünülebilir mi? Türk dış politikasını yürütmenin, bırakın dünya çapındaki sorunları, bölgesel sorunlar açısından bile derin bir bilgi hazinesi ve titiz bir özen gerektirdiği açıktır.

Şu günlerde iki devin bu çevredeki kapışmalarından bir yenisi yaşanıyor. Çevremizdeki ülkelerle mevcut olan duyarlılıklara şimdi bu kapışmanın eklediği sorunlar var ve Türkiye bütün bunların merkezinde yer alıyor.

ABD, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Putin’in ustalıkla yürüttüğü politikalar sonucu kendisini toparlayan ve yeryüzünü ABD’nin oyunlarına terk etme niyetinde olmayan bir Rusya’yla karşı karşıya. Washington, bu yeni devi “çemberleme” politikasını bu kez Karadeniz’de ve Kafkaslar’da deneme peşinde. Gürcistan’ın acemice çıkışlarla ABD’nin hesaplarına âlet olma izlenimi vermiş olması, sonucu düşünülmeden Rusya’ya sunulmuş mükemmel bir fırsat oldu. Moskova da, haklı olarak, Batı’nın eski Yugoslavya federe devletleri konusunda yaptıklarına benzer adımlar atmayı neredeyse bir hak saydığını göstermeyi bildi. Haksız mı?

Ankara’da Türk dış politikasına yön vermek isteyen ve herhalde profesyonel diplomatların uyarılarını kulak ardı etmiş olan siyasiler, bu konuların çocuk oyuncağı olmadığını artık anlamış olmalıdırlar.

Tarih, tıpkı İstiklal Harbi’nde ve Montreux’de olduğu gibi, iki komşuyu birlikte davranma zorunluluğuna itmiş oluyor. Ankara, bu zorunluluğu akıllıca yerine getirmeli ve Türkiye’nin durumunu hesaba katmadan çevresinde birtakım oyunlara kalkışanlara unutamayacakları bir ders vermelidir. Montreux kurallarına uygunluk görüntüsüyle belirli toplam tonaj ve belirli süre için Karadeniz’e gemi sokmuş olanlara o süre dolmadan geri gitme gereğini anımsatmak, NATO’da sözünü dinletecek bir devlet olarak, en başta Türkiye’nin ödevidir.

Karadeniz, kendi dışındakilerin karanlık niyetleri önünde çırpınıyor. Ama, “en uzun kıyı sahibi” Türkiye’nin “orada bayrağı var” ve şimdi o bayrağı bütün bir deniz için dalgalandırmanın tam sırasıdır.

Mümtaz Soysal

   

 

   
   
   
 
 

 
 

 

 

 

 

 

Home ] Up ] Türkiye Gerçekleri ] Strateji ve Politikalar ] İçerik ] Ara ]

[ Karadeniz ] BATI ] Çatışma ] Batı & Gürcistan ] Gürcistan ] Ermenistan ] Ahmaklık ]