Obama ve 
			Politikaları: Obamayı Don Kişot Sananlar
			
			Obamanın başkanlığı Amerika, dünya ve Türkiyede 
ne gibi sonuçlar doğuracak? 
			 
			
			- ABDnin dış politikasında yumuşama ve esneklik gelebilir mi? 
 
- Amerika iç politikasında sosyalleşebilir mi? 
 
- ABDnin BOP uygulamaları ve buna bağlı Türkiye politikaları değişebilir mi? 
			 
 
Bu öngörüleri yapanlar her şeyden önce, Obamanın kimliğinden çok Demokratların 
ve Cumhuriyetçilerin koşullanmalarını göz önüne almalılar. Bunun yanına her iki 
partinin de Amerikan kapitalizminin ikiz kardeşleri oldukları gerçeğini 
yerleştirmeliler. 
 
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki farklar dış politikada değil içerdedir. 
Bu da esaslı bir fark değildir, popüler deyimle,marjinal nitelikte 
değişikliktir. 
 
İçerdeki kimi sosyal uygulama farkları dışında büyük değişiklik beklemek doğru 
olmaz. Ancak Obamanın psikolojik olarak dünya kamuoyunda bir makyaj operasyonu 
yapacağını kabul edelim. 
 
Bush gibi ilkel, saldırgan ve faşist kimlikli bir başkandan sonra Obamanın 
siyah, zeki ve olağanüstü konuşma yeteneği ile psikolojik savaşı kazanacağı 
kesindir. Amerika yine eski Amerika olacaktır ama, ambalajı olağanüstü bir 
biçimde değiştirilmiş olarak
 
 
- Soğuk Savaş sonrasında Clintonın, Amerikanın en önemli Ortadoğu planlarını 
başlattığını unutmayalım. Güleç yüzlü ve sempatik davranışlarının arkasında, 
vahşi kapitalizmin keskin dişleri var gücü ile çalıştı. 
 
- ABDyi dev şirketler oligarşisi yönetir. Öndeki stratejistler, yazarlar, 
profesörler oligarşinin belirlediği politikaların pazarlanmasını ve ön 
hazırlıklarını yaparlar. Onlar, vücuda göre elbise diken terzilere benzer. 
Vücut elbiselerin değil, elbiseler vücudun biçimini alır. 
 
Obama dünyada değişik bir Amerika vitrini sergileyecektir. Latin Amerikadan 
sıcak ve coşkulu sesler daha şimdiden gelmeye başladı. Siyah Afrikada duygusal 
söylevler sık sık görülecektir. 
			 
			 
 
			Ortadoğuyu etkiler mi?
			
 
-Obamanın İran ve Suriye ile görüşmelerden yana tavrı; 
 
-Afganistan ve Irak konusunda, Bush saldırganlığına karşı yumuşak duruşu 
Amerikanın uygulamalarına gerçekten yansıyabilecek mi? 
 
Siyah derili bir başkan yüzünden Amerikanın Ortadoğudaki sömürgeci 
politikalarının değişebileceğini düşünmek Batı kapitalizmini, fazla hafife 
almak olur. 
 
Diğer bir deyişle, Amerikan kapitalizmini başkanlar değil kapitalizmin 
oligarşisi yönetir. Buna dış politika da dahildir. W.W.Bush, Clinton, G.W.Bush 
hattına baktığımızda, arada bir Demokratın gelişi ana çizgiyi 
değiştirmemiştir. Amerikanın Soğuk Savaş sonrasında artan küresel saldırganlığı 
aksamadan sürmüştür. 
 
Obama da bu hattın bir parçası olmak zorundadır. Zaten ona seçtirilen 
yardımcısı Biden, bu çizginin değişmeyeceğinin en önemli göstergesidir. 
 
BOPta bazı yumuşama sinyalleri görülebilir. Obamanın sırtına eklenen 
Amerikadaki büyük ekonomik bunalım ve çöküntü BOPu fiilen etkileyecektir. 
Amerikanın asılma ve dayatma gücü büyük yara aldı. 
 
Obama ekonomik krizin yarattığı bu zorunluluğu, sanki kendi yumuşama 
tercihiymiş gibi kullanıp pazarlayacaktır. 
			
			 
 
			Ya Türkiye açısından?
			
 
Çoğunluk, Ermeni ve Güneydoğu sorunlarında Obamanın Bushtan çok farklı olarak 
Türkiyeyi zorlayacağına inanıyor. Ben buna katılmıyorum. Bush döneminde örtülü 
dayatmalar ve çifte standartlar işin en tehlikeli yanını zaten oluşturuyordu. 
Washington Ermenistan, Güneydoğu ve Kıbrıs konularında istediklerini Ankaradan 
(AKPden) bir bir koparırken Türkiyeye destek veren sahte bir görüntü sergiledi. 
 
-Kuzey Irak konusunda dış talepler tek tek yerine getirildi. 
 
-Gül Ermenistana giderek, adeta, onların taleplerini meşrulaştırdı. 
 
-Kıbrıs konusunda ABDnin (ve AB) bir dediği iki edilmedi. 
 
Yardımcısı Biden, Obamanın kulağını çekip bunları anlatmayacak mı? O da 
yetmezse Brown Londradan Washingtona uçup acemi çaylağa haddini bildirecektir. 
			
			 
 
			Sonuç  
			 
Sonuç olarak Obama ABDnin ambalajını düzelten bir figür olacaktır. Kazara 
çizmeyi aşmaya kalkarsa o koltukta zaten fazla kalamaz. Amerikan (ve Batı) 
kapitalizmi buna izin vermez, hele karşılarında dev adımlarla gelen Çin ve 
Hindistan varken. 
 
Yakın tarih bunu kanıtlamıyor mu, ne değişti ki? 
 
			Erol Manisalı 
		
		
			  
		
		
			  
		
		
						
						
		
		
			  
		
						 
		 |