Avrupa Gerçekleri: 
			Fransız Katliamları: Çukurova Katliamı
			
			
			
			
		
			Fransa'nın 
			kara lekesi 
			 
			Fransa'nın, "Alp Dağları'na sahip Mısır" olarak nitelediği 
			Çukurova'yı 1. Dünya Savaşı sonunda işgal ederek sömürgeleştirmek 
			istediği kamuoyumuzca genellikle bilinir. 
			 
			
			 
			Halkımızın çoğunun bilmediği, Fransa'nın Çukurova'da kendi 
			himayesinde bir Ermenistan cumhuriyeti kurmak amacıyla bu bölgedeki 
			Türklere karşı Ermeni çetelerini ve Fransız üniformalı Ermeni 
			kuvvetlerini kullanarak tarihte ender görülen vahşette, bir etnik 
			temizlik harekatına giriştiğidir. 
			 
			
			 
			Savunmasız Türklere karşı yapılan mezalim, işkence ve katliamlar 
			Fransa tarihine bir kara leke olarak geçti. Fransız Senatosu'nun 
			Türkiye'nin Ermenilere karşı "soykırım" suçunu işlediğine dair bir 
			yasa geçirmeye hazırlandığı şu sıralarda tarihin bu ibret verici 
			sayfasına ışık tutmakta yarar var. 
			 
			
			 
			Çukurova'yı işgal eden Fransızların ilk yaptıkları iş, buraya Suriye 
			ve Ermenistan Yüksek Komiseri unvanlı bir yönetici tayin etmek, 
			arkasından da Mısır'da eğittikleri Ermenilerden kurulu on bine yakın 
			mevcutlu Legion d'Orient birliklerini getirmek oldu. 
			
			  
			Fransa, bundan sonra, bir Ermeni cumhuriyeti kurmak amacıyla 
			Çukurova'daki nüfus dengesini Ermeniler lehine çevirmek için bir 
			plan uygulamaya koyuldu. İlk aşamada, tehcire uğrayanlara ilaveten 
			dünyanın dört bir tarafından on binlerce Ermeni'nin Çukurova'ya 
			gelmesini sağladı.  
			
			 
			Bunu, Türk halkın Çukurova'dan kaçırılmasını amaçlayan etnik 
			temizlik harekatı izledi. İntikam hırsıyla yanan Fransız üniformalı 
			Ermeni işgal kuvvetleri bunda önemli bir rol oynadılar. Ayrıca, 
			Fransızlar, Ermeni halkı silahlandırmak suretiyle onlara Türk 
			köylerini basmak ve köylüleri öldürmek için açık kart verdi. Bu 
			ortamda Türklere karşı planlı katliamlar yapıldı, yoğun işkence ve 
			ırza tecavüz olayları oldu. Fransa bu korkunç vahşetin hem ortağı, 
			hem de esas sorumlusuydu.  
			
			 
			Mustafa Kemal gelişmeler hakkında şunları söylüyordu: "...medeniyet 
			maskesine gizlenen Fransızlar ve onlara pişva (lider, yol gösterici) 
			olan Ermeniler Urfa havalisinde ahali - i İslamiyeye katliama 
			başlamışlardır." "Klikya'da Ermeniler Fransızlar tarafından 
			silahlandırılmış ve Müslüman halka fiilen saldırtılmaktadır." (Atatürk'ün 
			Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, IV, s: 197, 233). 
			 
			
			 
			ABD'nin İstanbul'daki Yüksek Komiseri Amiral Bristol da Washington'a 
			gönderdiği raporda "Fransız ve Ermeni birlikleri Türk köylerini 
			yıktılar, ahaliyi katlettiler" diyordu (Laurence Evans, United 
			States Policy and the Partition of Turkey, s: 259). 
			 
			
			 
			Sonuçta, milli direnişe yenilen Fransızlar, arkalarında büyük bir 
			katliamın izlerini bırakarak ve "dostları" Ermenileri de kaderlerine 
			terk ederek Anadolu'dan çekildiler.  
			
			 
			Fransız politikacılar, şimdi bu rezilliği unutarak yasayla tarih 
			yazmaya yelteniyorlar. Hem de Başbakan Jospin Cezayir'deki Fransız 
			katliamları hakkında soruşturma açılması yolunda parlamentoya 
			sunulan bir öneriyi "bu konudaki hükmü tarihçelere bırakalım" diye 
			reddetmişken... (International Herald Tribune, 3 Ocak 2001).  
			 
			
             Şükrü Elekdağ  
		
		
		
		
		
						
						
		
		
			  
		
						 
		   |