| 
			Konya’nın Çumra ilçesi 
			yakınlarındaki
			Çatalhöyük kazısı, ilk olarak 1960 yılında James 
			Mellaart tarafından yapıldı. 
			  
			Uzun bir süre ara verilen kazılara, 
			1993 yılında yeniden başlandı. Türkiye ve dünyanın önemli arkeolojik 
			sitelerinden biri haline gelen Çatalhöyük’te bugüne kadar 
			gerçekleştirilen kazılarda uygarlık tarihinin ilklerine ulaşıldı. 
			  
			İlk kumaş, ilk ayna, ilk tahta 
			kaseler, ilk tarım ve hayvancılık, ilk binaların bulunduğu kazılar 
			halen sürüyor ve yaklaşık 150 kişilik bir ekip çalışıyor. 
			  
			Çatalhöyük, 9 bin yıllık geçmişi 
			insanlık tarihiyle ilgili çok sayıda gizemi de barındırıyor. 
			Dünyanın en eski yerleşim birimleri arasında gösterilen Çatalhöyük, 
			ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntular ile 
			yazının bulunmasından önceki insanlık tarihine ışık tutan 
			merkezlerin başında geliyor. 
			Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin 
			deposundaki 96 Çatalhöyük duvar resmi, nükleer tekniklerle analiz 
			edilerek teşhirdeki yerini alacak. 
			Çalışmanın ilk aşamasında, 
			resimler üzerinde iki çeşit kırmızı boya olduğu ortaya çıktı. 
			Analizle, o dönemin teknolojisi ve sosyal yaşamının da daha fazla 
			aydınlanabileceği bildirildi... 
			Kültür ve Turizm Bakanlığı 
			yetkililerinden alınan bilgiye göre, insanoğlunun ilk toplu 
			yerleşime geçtiği, hayvanları evcilleştirilip tarım yaptığı 
			Çatalhöyük’ün en ilginç buluntularından olan ve dönem hakkında 
			önemli bilgiler sunan duvar resimlerinden 14’ü Anadolu Medeniyetleri 
			Müzesi’nde teşhir ediliyor. 
			  
			Ancak, malzeme analizi yapılmadığı 
			ve bu nedenle restorasyon ve konservasyonu tamamlanamadığı için 
			depolarda korunan 96 eşşiz resim, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile 
			Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Sarayköy Nükleer Enerji 
			Araştırma ve Eğitim Merkezi uzmanlarının ortak çalışması ile müze 
			salonlarında yerini alacak. 
			  
			Üç yıl sürecek çalışma kapsamında, 
			nükleer tekniklerle, 96 duvar resminin malzeme analizi yapılacak. 
			Analiz sonuçlarına göre, eserlerin restorasyon ve konservasyon 
			işlemleri gerçekleştirilecek. 
			  
			Anadolu Medeniyetleri Müzesi 
			Müdürü Hikmet Denizli de nükleer analizler sonucunda, resimler 
			yapılırken hangi boya ile aletlerin kullanıldığının ortaya 
			çıkarılacağını ve eserlerin buna uygun olarak restore 
			edilebileceğini söyledi. 
			  
			TAEK Sarayköy Nükleer Enerji 
			Araştırma ve Eğitim Merkezi’nden Dr. Abdullah Zararsız ise nükleer 
			tekniklerle, malzemeye hasar vermeden tarihi eser üzerinde inceleme 
			yapabildiklerini, analizlerle, bir çömleğin hangi yöreden çıktığı, 
			oradaki toplumun kimlerle ticaret yaptığı gibi bilgiler elde 
			edilebildiğini anlattı.  
			  
			Bakanlık ile protokol 
			imzaladıklarını belirten Zararsız, Türkiye’deki tüm müzelere katkı 
			verebileceklerini dile getirdi. 
			  
			TAEK’in davetlisi olarak 
			çalışmayla ilgili Türkiye’ye gelen Yunanistan Ulusal Bilimsel 
			Araştırma Merkezi görevlisi Nükleer Fizikçi Dr. Andreas Karydas da 
			eserler üzerinde incelemeler yaptı. Çatalhöyük duvar resimlerini 
			daha önce görmediğini belirten Karydas, o zamanki tekniklerden çok 
			etkilendiğini bildirdi. 
			  
			Karydas, konuyla ilgili 
			Yunanistan’da benzer çalışmalar yaptığını belirterek, “Türkiye ve 
			Yunanistan’da zengin kültürel varlıklar olduğu için konservasyon ve 
			malzeme analizinde, nükleer tekniklerin kullanılması gerekiyor. 
			Nükleer teknik, tarihi miras için en uygun teknik, karakteri iyi 
			analiz etme konusunda optimum düzeyde uyum sağlıyor ve malzemenin 
			tahrip olmasını engelliyor” dedi.  
			  
			Bu tekniğin kültür varlıklarının 
			incelenmesinde kullanılmasının giderek arttığına dikkat çeken 
			Karydas, projede de kısa zamanda önemli sonuçlar elde ettiklerini, 
			TAEK ile bakanlık arasında güçlü bir iş birliği olduğunu gördüğünü 
			söyledi. 
			  
			Müze Uzmanı Latif Özen ise 1960-63 
			yılları arasında yapılan kazılarda ortaya çıkan resimlerin çok 
			önemli olduğunu, çünkü daha sonraki kazılarda bu kadar özel 
			resimlere rastlanmadığını anlattı.  
			  
			Çalışmanın daha başlangıcında 
			olunmasına rağmen, duvar resimleri üzerindeki kırmızı boyanın, 
			“demir bazlı” ve “civa bazlı” olmak üzere iki çeşit olduğu ortaya 
			çıktı. Daha önce sadece kırmızı boyanın “demir bazlı” olanı 
			biliniyordu.  
			  
			Dr. Karydas konu ile ilgili olarak, 
			çalışmayı yaparken Yunanistan’daki arkadaşının kendisini aradığını, 
			tesadüfen aynı anda oradaki duvar resimlerinde de civa bazlı kırmızı 
			boya bulunduğunu haber aldığını söyledi. Karydas, çalışmayla uzun 
			dönemde yeni bulgular ortaya çıkacağını belirtti. 
			  
			Bazı boyaların her yerde, 
			bazılarının ise sadece bir bölgede yapılabileceğini ifade eden müze 
			uzmanları da duvar resimleri çözümlendikçe, kültürler arasında 
			ticaretin yaygın olup olmadığı, o dönem ki teknoloji, insanların 
			sosyal yaşamı, iletişimi ve etkileşimi gibi bulgulara da 
			rastlanabileceğini anlattılar.  
			  
			Başkanlığını Müze Müdürü Hikmet 
			Denizli’nin yaptığı projede, Dr. Zararsız ve Dr. Erdal Tan, Dr. 
			Karydas, müze personeli ve Çatalhöyük Kazısı Konservatörü Duygu 
			Çamurcuoğlu Cleere yer alıyor. 
			  
			Çatalhöyük Duvar Resimleri
			Çatalhöyük’te, 1961-1965 yılları 
			arasındaki kazılarda, 13 yapı katı açığa çıkarıldı. En erken 
			yerleşim katının Milattan Önce 5 bin 500 yıllarına ait olduğu 
			höyükte, ilk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait 
			özgün buluntular yer alıyor. Çatalhöyük, insanlık tarihine ışık 
			tutan bir merkez olarak görülüyor. 
			  
			İlk Çağ insanının mağara 
			duvarlarına yaptığı resimlerin devamı niteliğinde olan Çatalhöyük’te 
			duvar resimlerinde av ve evle ilgili sahneler ile kuş motifleri ve 
			geometrik desenler bulunuyor. Ayrıca, duvarlara, ölü gömme 
			adetlerinin de resmedildiği gözleniyor. |