AB, ABD, Rusya ve 
			Gürcistan
			
			Aylar 
			once yazdıgım bir yazıda Kosova'nın bagımsızlıgı1 
			uzerinde durmus ve bu meselenin halen uyumakta olan bircok problemin 
			tetikleyicisi olabileceginden bahsetmistim. Bugun geldigimiz noktada 
			bunun onemi daha iyi anlasılmaya baslamıstır. 
			 
			Rusya'nın Abhazya ve Guney Osetya'nın bagımsızlıgını tanıdıgını 
			bildirmesinden ote, yeni bir soguk savasa hazır oldugunu acıkca 
			ifade etmesi bolgemizde yeni gelismelere tanık olacagımızın en 
			onemli delilidir. Bu yeni gelismeleri sıralarsak neler gorecegiz, 
			bir bakalım: 
			 
			Ermenistan ve Azarbaycan'ın pozisyonlarını yeniden gozden gecirmesi 
			kacınılmaz olacaktır. Ermenistan halen isgali altında tuttugu 
			Karabag'ı kaybetmek istemiyorsa Rusya'ya daha yakın olmak zorundadır. 
			Azarbaycan ise eski topraklarını korumak ve enerji piyasasında soz 
			sahibi olmak istiyorsa yine Rusya'ya yakın olma durumundadır. Ya da 
			batıyla iliskilerini daha da gelistirecek ve yer altı kaynaklarını 
			batının uc beyligi kucuk Gurcistan uzerinden dunyaya arz edecektir. 
			Bu durumda da Karabag'ı unutmak zorunda kalacaktır. Kısaca 
			Ermenistan ve Azarbaycan'ın her ikisinin de batı yanlısı olma luksu 
			ortadan kalkmıstır. Ya ayrı kutuplarda kalacaklar veya her ikisi de 
			Rusya'nın kanatları altına gireceklerdir. Zaten Rusya da onları bu 
			secenege zorlayacaktır, cunku burnunun dibinde bir ikinci 
			Gurcistan'a tahammulu yoktur. Bu iki ulkenin yoneticilerine bakacak 
			olursak; dengeli ve tarafsız, hem batı hem de Rusya'ya aynı mesafede 
			bir politika yurutecek kapasitede olmadıkları hemen gorulebilir. 
			 
			Amerika'nın Suriye ve İran'a mudahalesi artık daha zordur. Bunca 
			sessizlige ragmen Irak'ta denetimi halen tam saglayamayan ve cekilme 
			sonrasına ait senaryoları tekillestiremeyen ABDnin İran ve Suriye 
			konusunda rahat hareket etmesi olanaksızlasmıstır. Bu isler artık 
			NATOyu pesinden surukleyerek Yugoslavya'yı bombalamaya 
			benzememektedir. Ayrıca yeni soguk savas nedeniyle Avrupa'nın enerji 
			gereksiniminin risk altında oldugu bir donemde kimse Hurmuz 
			Bogazı'nın kapanma ihtimaline dayanamaz. 
			 
			Ortadogu, Uzakdogu, Guney Amerika gibi bolgelerde de dengeler 
			degisebilir. El altından yonetim devirmeler kadar, darbe potansiyeli 
			olup da konjonktur nedeniyle darbelerin yapılamadıgı ulkelerde 
			yonetim degisiklikleri gorulebilir. 
			 
			Gurcistan'ın NATOya dahil olması, ki olacaktır (Gurcistan devlet 
			baskanı cogu kisinin sandıgı kadar aptal olmayıp, zaten denetimi 
			altında olmayan uzantılarının kırpılmasının sonucunda NATOya daha 
			kolay girecegini dusunmus ve son savası baslatmıstır). Kuba'nın 
			onemimini daha da artıracaktır. 
			 
			Peki başında Kıbrıs, Kürt, Ege, Bogazlar, AB meselesi olan ve iki 
			ayıdan birine komsu, digeriyle muttefik olan Turkiye ne yapacaktır? 
			Akıllı bir politikayla Turkiye son durumdan karlı bile cıkabilir. 
			Zaten aksi olursa, yandı gulum keten helva. 
			 
			Dr. Kenan Onsun 
			 
			  
			
			1Kosova bagımsız olmalı 
mı?
			Kosova'nın kaderini belirleyecek 
			kararın cıkmasına sadece gunler kaldı. Eminim dunyanın buyuk bir 
			cogunlugu bunun farkında bile degil, oysa cıkacak karar kıyametin 
			habercisi olabilir. Bildiginiz gibi mevcut Kosova yonetimi mutlak 
			bagımsızlık istemekte ve onu gerek ABD gerekse bazı batılı devletler 
			desteklemekte, hatta tesvik etmekte. Slavların koruyucusu Rusya ise 
			bagımsızlık fikrine tumuyle karsı. Bugunku cografya, tarihi baglar 
			ve sorumluluklar, bagımsızlıgın aralayacagı yeni kapılar dolayısıyla 
			bu sorunla cok yakından ilgilenmesi gereken Turkiye ise sessiz 
			durmakta. Kafalardaki dusuncenin Kosova'nın tam bagımsızlıgından 
			yana oldugunu bilmemek icin kor olmak lazım. Ancak yine de kesin 
			fikrini acıkca deklare etmekten cekiniyor Turkiye. Tarihsel dusman 
			Sırplara bir darbe vurmak, Avrupa'da bir islam devletinin olusmasına 
			destek olmak gibi kutsal fikirler yanında, bagımsızlıgın Turkiye 
			icin de problemler doguracagını biliyor siyasi erk. 
			 
			Her iki tarafı da idare etmek politikasının ise yaramayacagını 
			defalarca gordu Turkiye. Bagımsızlıgı destekledigi taktirde, 
			dengeler acısından dost olmak zorunda oldugu Rusya'nın karsısında 
			yer almıs olacak, ayrıca bagımsızlık sonrası Balkanlarda yeni sınır 
			degisimi isteklerinin gelecegini tahmin etmek zor degil. Ote yandan, 
			bagımsızlıgı desteklemese tarihe vefasızlık etmis olacak. Oyleyse 
			bir orta yol bulmalı Turkiye, her iki tarafın da kabul edecegi 
			saygın bir orta yol. Eger Kosova'nın gelecegine ilgili taraflar 
			dısında baska ulkeler de karar verecekse, burada ilk ve kuvvetli soz 
			Turkiye'nin olmalıdır. 
			 
			Bu yaz gorusme fırsatı buldugum Kosova'lı Turkler Sırp yonetimi 
			istemiyorlar, ancak Arnavutlara da cok guvenmiyorlar. Son yapılan 
			Kosova secimlerinde secilen 4 Turk milletvekilinin gorusleri tam 
			netlesmis degil, Turkiye'den sinyal bekledikleri muhakkak. Buyuk bir 
			imparatorlugun mirascısı oldugunu ifade eden Turkiye'nin dusunup 
			tasınıp net tavrını ortaya koyması gerek. Bence Kosova'ya genis bir 
			ozerklik verecek, ancak tam bagımsızlıgı engelleyecek bir metin 
			uzerinde anlasmak tum dunyayı yeni bir beladan kurtaracaktır. 
			 
			Dr. Kenan Onsun 
  
		  
		
						
		
		
						
		
		
			  
		
						 
		
		
		
		 |