Ankara 
		da ABD egemenlik alanında mı?
		
		
		
		DTP milletvekili Akın Birdal, Londra'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 
		Kuzey Irak'a yönelik kara harekâtını protesto eden 2 bin civarında PKK 
		yandaşının katıldığı bir toplantıda konuştu. 
		
		
		
		Birdal, 
		konuşmasında, "Önceki gün tasını tarağını toplayıp operasyona son 
		verip Türkiye'ye dönüş, aslında sizin barış konusunda kendi onurunuza ve 
		geleceğinize sahip oluşunuzun bir zaferidir ve bu zafer size aittir. 
		Kürt halkına aittir" dedi. Birdal, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, 
		askerlerin dönüşünü Nasreddin Hoca'ın bir hikâyesi ile anımsadım. 
		Nasreddin Hoca eşekten düşmüş, "Zaten inecektim" demiş" dedi. (Vatan, 
		4.3.2008) 
		 
		Bu
		
		DTP milletvekili, bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi
 
		Devletten maaş alıyor. Milletvekilliği sona erdiğinde "süper emekli" 
		olacak! Yani bugüne kadar binlerce şehidin ailesinin verdiği vergilerden 
		bir kısmı da
		
		Akın Birdal'ın cebine gidiyor ve gidecek! Birdal, maazallah 
		ölürse, cenazesi bile devlet töreni ile kaldırılacak! 
		 
		Vatan gazetesi
		
		Akın Birdal'ın Nasreddin Hoca fıkrası ile yaptığı benzetmeyi 
		taşımış manşete
 Oysa Birdal'ın "Önceki gün tasını tarağını toplayıp 
		operasyona son verip Türkiye'ye dönüş, aslında sizin barış konusunda 
		kendi onurunuza ve geleceğinize sahip oluşunuzun bir zaferidir ve bu 
		zafer size aittir." sözleri daha çarpıcı değil mi? 
		 
		Tasını tarağını toplayıp Türkiye'ye dönen kim? 
		 
		Türk Silahlı Kuvvetleri
 
		 
		Zafer kime ait? 
		 
		
		PKK'ya
 
		 
		
		Akın Birdal'ın söylediği, ama eşekten düşme hikâyesi ile 
		gözlerden saklanan da bu aslında
 Üstelik bu adam bir milletvekili! 
		 
		Türk Silahlı Kuvvetleri'nin neden kara harekâtına son verdiği ortadadır. 
		Çünkü ABD'ye daha harekâttan önce, harekâtın süresi ve derinliği 
		bildirilmiş, ABD'nin onayı ile bu harekât icra edilmiştir. Bu nedenle 
		geri çekilme için ABD'ye söz verilen tarihe gelindiğinde, bir yandan ABD 
		Savunma Bakanı, diğer yandan ABD Başkanı Türkiye'yi, verdiği sözlere 
		uyması için dünya kamuoyu önünde uyarmışlardır. Genelkurmay Başkanı ve 
		diğer devlet ve hükümet yetkilileri bu uyarılara diplomasinin 
		gerektirdiği yanıtları veremedikleri için, sanki Türk askerinin Kuzey
		
		Irak'tan ABD'nin baskısıyla çıktığı gibi bir izlenim oluşmuştur. 
		Oysa ABD baskısından daha acı olanı, ABD'den izin ve onay alınarak bir 
		sınır ötesi harekât yapılabilmiş olmasıdır. Baskı daha en başından kabul 
		edilmiştir. Bu durum ABD'nin baskısı ile Kuzey
		
		Irak'tan çıkmış olmak gibi bir durumdan bin kez daha utanç 
		vericidir! Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ister üniformasını 
		çıkarsın, ister çıkarmasın gerçek budur ve bu utançta onun da payı 
		vardır! "ABD'ye rağmen harekât
" palavraları da işte bu gerçeği 
		gözlerden saklamak için üretilmektedir. 
		
		  
		
		
		  
		
		  
		
		
		
		Hadi diyelim ki, Kuzey
		
		Irak'taki
		
		PKK teröristlerine karşı ABD, Türkiye'nin elini kolunu 
		bağlamıştır. Zaman kısıtlıydı, mevsim koşulları elverişli değildi, onun 
		için harekât kısa kesildi, zaten amaca da ulaşılmıştı vs
 
		 
		Peki,
		
		TBMM'deki Akın Birdal ve benzeri
		
		PKK sözcüleri için de ABD ya da bir başkasına önceden verilmiş 
		bir söz mü vardır ki, bu kişilere dokunulamamaktadır. 
		 
		
		Kuzey Irak, 2003'ten beri Irak'ı işgal etmiş olan ABD'nin 
		egemenlik alanı içindedir. Peki,
		
		TBMM de ABD ya da AB'nin egemenlik alanında mıdır ki, PKK 
		sözcüleri istediği gibi konuşabilmekte, Türk askeri ile dalga 
		geçebilmekte ve hiçbir yaptırıma uğramamaktadırlar? 
		 
		Üstelik Ankara'daki hava ve arazi koşulları da
		
		Kuzey Irak'taki gibi değil! 
		 
		Beklenen nedir o zaman? 
		 
		Nasreddin Hoca fıkraları anlatarak Türkiye'nin onuru ile dalga geçen 
		Akın Birdal ve benzeri PKK sözcülerinin "Namık Kemal fıkraları" 
		anlatmaya başlaması mı?
		 
		
		S. ANT  
		
		
			  
		  
		
						
		
		
						
		
		
			  
		
						 
		
		
		
		 |