Türkiyenin 
			çevresinde yaratılan harita ve Avrasya gerçeği
			
			
			Küreselleşme, Batı'nın büyük 
			sermaye ve teknoloji güçleri dışında herkes için yoksulluk ve 
			sefalet üreten bir süreç halinde işliyor. 
			 
			Açlık, yoksulluk, ahlakî sefalet, ekonomik dengesizlik ve nihayet 
			terör artarak devam etmektedir. 
			 
			Avrasya, tek kutupluluğun yarattığı bu ağır olumsuzluk sürecinin 
			frenlenmesinde, insanın yeniden dengelerine kavuşmasında çok hayatî 
			bir güç ve birlik olabilir.  
			 
			ABD ve AB Türkiye'yi oyalayarak yanlarında tutup Türkiye'den 
			istediklerini alıyorlar, Türkiye'yi istedikleri yere getirip 
			istedikleri kıvamda şekillendiriyorlar. 
			 
			 
			Türkiye'nin çevresi, Türkiye'yi çökertecek bir harita yaratmak üzere 
			şekillendiriliyor. AB bir tür mavi boncuk gibi kullanılarak Türkiye 
			Kıbrıs'tan çıkarılmak isteniyor. Kuzey Irak'ta, ikinci İsrail 
			olabilecek bir Kürt devleti oluşturuluyor.  
			 
			Türkiye'nin çevresinde Türkiye'nin tamamen aleyhine yeni bir harita 
			yaratılıyor. 
			 
			Türkiye, Batı'nın bu çökertme politikaları karşısında nasıl ayakta 
			duracaktır?  
			 
			Bunun yolunun Batı'ya biraz daha teslim olmaktan geçtiğini öne 
			sürenler az değildir. Bunlar, Batı ile beraberlik adına Türkiye'yi 
			kendisi yapan her şeyi vermeye hazır görünüyorlar. 
			 
			Siyasal İslamcı ekipler de Batıcılarla birliktelik içindedirler.  
			 
			Siyasal İslamcılar, Türkiye Batı'ya, özellikle AB'ye teslim 
			olduğunda kendileri için bir numaralı sıkıntı kaynağı olan Atatürk 
			ilkelerinin yıpratılacağını ve meydanın kendilerine kalacağını 
			düşünmekte ve bu düşüncenin yarattığı hayal âleminde Batı'ya 
			teslimiyeti bir tür cennet ideali gibi görmektedirler.  
			 
			Siyasal İslamcılar, Atatürk'e ve onun ilkelerine duydukları öfkenin 
			gözlerine gerdiği perde yüzünden, dünya ölçeğinde olup bitenleri de 
			Türkiye gerçeğinin zorunlu kıldığı bakış açılarını da fark 
			edememektedirler. 
			 
			Öyle anlaşılıyor ki, Türkiye'nin Batı tahribi karşısında tek başına 
			direnmesi çok zor olacaktır. Ama son tahlilde, Türkiye'nin 
			dayanacağı en yaşamsal imkân yine kendi gücüdür.  
			 
			Biz şuna inanmaktayız: 
			 
			Bilinci, paylaşım ve atılım gücü uyandırılmış, gerektiğinde "Hayır!" 
			diyebilme dirayetine ulaşmış bir Türkiye'nin aşamayacağı hiçbir 
			engel yoktur.  
			 
			Türkiye, engelleri aşarken kendisine destek ve ufuk açmak üzere yeni 
			dengeler yaratma ve yeni birliktelikler kurma yolunu da gözden uzak 
			tutmamalıdır. Bu birlikteliklerin en akılcısı, en gerçekçisi ve en 
			kolay oluşturulabilecek olanı Avrasya birlikteliğidir.  
			 
			Türkiye, Avrasya imkânını değerlendirerek bölge ülkeleriyle yeni 
			birliktelikler oluşturup yeni bir denge yaratamaz ise Batı, 
			Türkiye'yi birkaç parçaya bölerek çökertebilir. 
			 
			Avrasya birlikteliği için koşullar son derece elverişlidir. 
			Çevremize, yakın ve uzak komşularımıza dikkatle bakalım:  
			 
			Rusya ve Çin başta olmak üzere İran ve Arap ülkelerinin önemli bir 
			kısmı, Batı'nın tek kutuplu dayatması ve BOP projesiyle dünyanın 
			kötüye gittiğini görebilmektedir.  
			 
			Hindistan da durumun farkındadır.  
			 
			Fransa ve Almanya gibi büyük AB ülkeleri de ABD hegemonyasının 
			yaratacağı tehdidi dikkate alarak, anılan birlikteliğe en azından 
			şimdilik engel çıkarmayacak bir görünüm arz etmektedirler.  
			 
			Rusya'nın öncülüğü, Avrasya hareketini önemli bir aşamaya getirmiş 
			bulunuyor. Çin, Hindistan ve İran, Rusya'nın yanında yer almış 
			görünüyor. 
			 
			Türkiye, tarihin kendisine yüklediği büyük misyonu fark etmeli ve 
			gereğini yapmalıdır. 
			 
  
		
            Yaşar Nuri Öztürk
			
			 
		
		
						
						
		
		
			  
		
						 
						
						
		   |