AKP Sentez mi? 
			Antitez mi? 
			
			CIA ajanı Graham Fuller'e göre AKP 
			bir sentez. Son kitabında ilginç değerlendirmeleri var (*). Bazı 
			doğru tespitlerin yanına ustaca sıkıştırılmış yorumlar (saptırmalar) 
			gözleniyor. 
			 
			- AKP iktidarında Türkiye "en bağımsız" dönemini yaşıyormuş, 
			özellikle de dış ilişkilerde... 
			 
			- Ortadoğu'ya yeniden dönerek, uluslararası alanda en önemli 
			aktörlerden birisi haline geliyormuş. 
			 
			- Atatürk döneminde İslam dünyasından koparılan Türkiye, 
			Ortadoğu'daki yerini yeniden alıyormuş. 
			 
			- Ülkenin içinde bulunduğu İslamcı yapılanma (yani AKP iktidarı), 
			Atatürk Türkiye'si ile geçmiş arasında bir sentez oluşturuyormuş. 
			 
			Bu arada ülkenin refah içinde olduğu, Kürt sorununun çözülme yolunda 
			ilerlediği, ülkenin 2015 yılında AB'ye katılmayı beklediği de Graham 
			Fuller'ın kitabını süsleyen değerlendirmelerden bazıları. 
			 
			G. Fuller'da, "Osmanlıya dönüşün" savunuculuğunu görüyoruz. 
			 
			Bir CIA ajanının kitabını bu köşeye taşımak, birçoğumuz tarafından 
			anlamsız ve gereksiz olarak düşünülebilir. Ancak bu çevrelerin AKP 
			konusundaki destek ve değerlendirmelerinin anlaşılması için bunun 
			yararı var. Özellikle de ABD'nin yazdığı senaryonun öğrenilmesi 
			açısından. 
			 
			G. Fuller, Morton Abromowitz, Richard Holbrooke, Paul Wolfowitz ve 
			Richard Perle Ortadoğu'nun soğuk savaş sonrası yeniden 
			yapılanmasının baş mimarları arasında yer alıyorlar. 
			 
			Refah'ın devrilmesi, AKP'nin yaratılması ve iktidara taşınmasında 
			Washington'un planlarını onlar hazırladılar (**). 
			 
			CIA'nın Türkiye konusunda en etkili uzmanının AKP ve Türkiye 
			hakkındaki düşüncelerini değilse bile "Yazdıklarını öğrenmek", 
			ABD'nin Türkiye planları bakımından yol göstericidir. 
			 
			Dikkatimi çeken şeyler şunlar oldu; 
			 
			- Graham Fuller, Türkiye'nin geleceğinde "İslamcılığı öne çıkarıyor". 
			Bunu "İslamcılığın öne çıkmasını istiyor" şeklinde okumak gerekir. 
			 
			Böyle bir projeksiyonun,Türkiye'de "ulus devlet kimliğini darmadağın 
			edebileceğini" en iyi bilenlerden birinin kendisi olduğunu 
			düşünürsek, bu pazarlamayı doğal karşılamak gerekir. 
			 
			- Fuller'a göre AKP dönemi "Olağanüstü bir refah ve gelişme 
			sergiliyor". 
			 
			AKP'ye büyük bir destek var. Bunu da doğal karşılamak gerekir. 
			 
			"Kendi projelerini" övmelerini yadırgamamalıyız. 
			 
			- Türkiye'nin AB'ye hiçbir zaman alınmayacağını ve özel statüye 
			götürülmekte olduğunu en iyi bilenlerden birisi G. Fuller'dır. 
			Yayınları ve bugüne kadar yaptığı çalışmalar bunun kanıtıdır. 
			 
			O halde neden, "Türkiye sanki 2015'te AB üyesi yapılacakmış izlenimi 
			yaratacak" bir ifade kullanıyor? 
			 
			"Türkiye bunu bekliyor" ifadesini kullanıyor. Bunun doğru olmadığını, 
			"Böyle bir beklenti havasını yaratanların bir azınlık olduğunu" çok 
			iyi biliyor. Ancak, "dincilerin ve bölücülerin yaptığı gibi, AB 
			sürecini bir araç olarak kullanıyor". 
			 
			- Türkiye'nin, "AB süreci üzerinden Batı kapitalizmine bağlanması", 
			G. Fuller başta olmak üzere Washington ve CIA uzmanlarının 
			önerileriyle sürdürülmektedir. G. Fuller bu süreçte en aktif rol 
			alanlardan birisidir. 
			 
			- "Kürtçü-İslamcı pazarlamasını" en iyi biçimde yapıyor. Kürt 
			sorununun , "AKP döneminde çözüme doğru gittiğini" söylüyor. İslamcı 
			yapılanmanın , "Kürtçülüğü" teşvik ettiğini kabul ederken önemli bir 
			çelişkiye de düşmüş oluyor; bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti'nde 
			ulus devlet kimliğini, dinci yapılanma ile bozuyor; bunu yaparken 
			de, "Kürt milliyetçiliğini bu sayede, emperyalizmin emrine sunmuş 
			oluyor". 
			 
			Graham Fuller'ın unuttukları... 
			 
			Fuller kitabında en önemli şeyleri ya unutuyor ya da ikinci plana 
			itiyor; 
			 
			- 11 Eylül 2001 sonrasında, ABD'nin Ortadoğu'ya işgal için harekete 
			geçmesiyle AKP'nin iktidara getirilişi arasındaki ilişkiyi göz ardı 
			ediyor. 
			 
			- Kendilerinin, "AKP ve dincilerle olan doğrudan bağlarından" hiç 
			söz etmiyor. AKP ve ABD arasındaki işbirliğini saklıyor. 
			 
			- ABD'nin Arap ülkeleri, İran ve Türkiye'ye yönelik yeni 
			politikalarını masaya yatırmıyor. "Esas kriz nedenlerini" gizliyor. 
			 
			Bu arada AKP'nin Başdanışmanı Dr. Yalçın Akdoğan' ın görüşleri ile 
			Fuller'ın son kitabının "öngörüleri" arasındaki örtüşmeler de ilgi 
			çekici. Fuller'ın Akdoğan'dan etkilenmiş olabileceğini düşünmek 
			fazla iyi niyetli ve safça olur! Ama aralarındaki yakınlık açıkça 
			görülüyor.. hele Akdoğan'ın kitabı okunduğunda. (***) 
			 
			Aşağıdaki üç kitap yan yana getirildiğinde AKP, İslam, ABD ve 
			Ortadoğu arasındaki bağlar, konuya uzak insanların bile 
			anlayabileceği bir açıklıkla ortaya çıkar. 
			 
			*** 
			 
			Küçük bir not: Halkımız, CHP Kurultayı'nın ve Parti Yönetimi'nin, 
			"AB Sürecine" nasıl baktığını ve tam olarak nerede durduğunu, açık 
			bir biçimde görmek ve bilmek istiyor. 
			 
			
            Erol Manisalı 
			
			 
			(*) Graham Fuller, "Yeni Türkiye Cumhuriyeti", Timaş, 2008 
			 
			(**) Erol Manisalı, "AKP, Ordu ve Amerika Üçgenindeki Türkiye", 
			Truva, 2007 
			 
			(***) Yalçın Akdoğan, "AK Parti ve Muhafazakâr Demokrasi", Alfa, 
			2004  
  
		  
		
						
		
		
						
		
		
			  
		
						 
		
		
		
		 |