'Türban, 68lerden sonra nasıl 
			gelişti?', Prof. Özcan Köknel 
             
			
			 
			 
			41 yıl süreyle İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim 
			Dalında asistanlıktan yöneticiliğe kadar çeşili görevlerde bulunan 
			Prof. Özcan Köknel, 25 yıldır tartışılan türban sorununun siyasal 
			simge niteliği kazandığını belirterek, bu simgenin "Cumhuriyetle 
			oluşan devlet kavramında, ortak değerlerde, düzende, yapıda ve 
			yürütmede anlayış ve görüş değişikliği" içerdiğini anlatıyor.
			
			
			
			Prof. Köknel, Türban sorununa 
			bilimsel(?) ekonomik, politik siyasal görüşle yaklaşanlara
			salt akıl ve mantık açısından cevap vermek istediğini söylüyor. 
			Bunun için de konuyu anlamak için onun özüne girmek gerektiğini 
			belirtiyor. Özetle, 1968 olaylarının sağ-sol görüşlü 
			gençlerin üniversitelerde reform eylemiyle başladığını, sağ görüş 
			içinde yer alan aşırı milliyetçi, devlet düzenini korumaya 
			çalıştığını söyleyenlerin yanında faşist, nasyonal-sosyalist, 
			Turancı, ırkçı grupların bulunduğunu; daha sonra sağ görüşlü 
			gençlere değişik mezhep ve tarikatların görüşünü benimsemiş militan 
			gençlerin katıldığını, eylem yapan aşırı sol uçta ise Stalin, 
			Mao, Castro, Che, Troçkist görüşlerini benimseyen gençlerin yer 
			aldığını beliriyor.  
			 
			- Çatışan gençlik gruplarının ortak amacı neydi? 
			 
			- Devleti, düzeni kendi görüşleri doğrultusunda değiştirmek. İçinde 
			yaşadıkları topluma yabancılaşmış, amaçlarına ulaşmak için şiddet 
			kullanan, eylem yapan gençler Moskof uşağı, Vatansız, Din 
			düşmanı, Allahsız, Amerikan uşağı, Komprador, Satılmış, 
			İşbirlikçi gibi sloganlarla toplumun ortak değerlerine 
			saldırmışlar, görüşlerini egemen kılmak için korkutmuşlar, 
			yıldırmışlar, eylem yapmışlardır. Sağ ve solda yer alan eylem yapan 
			gençler, değişik politik siyasal görüşlerden, partilerden, yasal 
			olan ve olmayan derneklerden, vakıflardan, kurumlardan, örgütlerden 
			destek almış, 1968den 1980e kadar ülkenin gündemini oluşturmuştur. 
			Gençlerin bir bölümü bugün değişik durumda, konumda, rolde, yerde 
			etkili ve yetkili kişi olarak aramızda ve içimizdedir. 
			
			SİYASETÇİLERDEN DESTEK 
			 
			- Üniversitelerdeki durum... 
			 
			- 1968-80 arasında önce parkalı, sol görüşlü gençler 
			üniversitelere ve topluma egemen oldu. Daha sonra bunların yerini 
			özel bıyık biçimleri ile sağ görüşlü gençler aldı. Görüşlerinin 
			etkisi altında, fakültede, derslerde olay yarattılar. Bilimsel 
			görüşleri aktaran hocaları kapitalizmin ya da 
			sosyalizmin uşağı uzantısı olarak kınadılar. Dersleri 
			terk edip eylem yaptılar. Giysileriyle simgeledikleri düşüncelerini 
			bilime ve devlete karşı kullandılar. Hatta tehdit ettiler. 
			Korkuttular, yıldırdılar, yaraladılar, öldürdüler. Değişik politik, 
			siyasal görüşlerden destek gördüler. 
			 
			TÜRBAN ÇIKIYOR 
			 
			- 1980lere gelirsek... 
			 
			- 1980li yıllarda YÖK kararı ile üniversiteli genç kızlar 
			arasında türbanlı öğrenciler görülmeye başladı. Tıp Fakültesi 1. 
			sınıfında 18 yaşında türbanlı genç kızların sayısı çoğaldı. 
			İnançları gereği türban taktıklarını söyleyen bu gençlerin 
			inancına saygı gösterildi. Bir süre sonra, küçük gruplar halinde 
			kara çarşaflı ve peçeli kızlar ortaya çıktı. Bunlar da "inançları 
			gereği çarşaf ve peçe taktıklarını söylediler. İnançları 
			gereği türban takanlara izin verildiğinde inançları gereği
			çarşaf giyen, peçe takanlara karşı çıkmak mantıklı bir yaklaşım 
			olur mu?  
			
			  
			BİLİM VE KURAN 
			 
			Öte yandan, türbanlı ya da çarşaflı öğrencilerden bir bölümü 
			Ruhbilim bir bilim dalıdır. Bilim gerçeği arar denildiğinde 
			Gerçek Kuranda" diyerek karşı çıktı. Tıbbın son sınıfında, 
			türbanlı hekim adayı kimi genç kıza bu hareketleri bana cinler 
			yapıyor diyen hasta karşısında ne düşündüğünü sorduğumda, 
			Efendim Kuranda cinlerden söz ediliyor diye cevap alındı. Bu 
			örnekleri çoğaltabilirim. Özetle, kamu alanında inancı gereği türban 
			takılmasına izin verildiğinde sonucun nereye varacağını kestirmek 
			olanaksızdır. 
			 
			- Türbanlı kızlarla konuştunuz mu? 
			 
			- Yüzlercesiyle... Edindiğim izlenime göre baba, ağabey, kardeş, 
			koca baskısı ile türban takanların yanında çevrenin etkisi, zorlama, 
			ekonomik zorunluluk, burs, öğrenim, ortama uyum, moda, başkaldırma, 
			düzene karşı çıkma, insan haklarını savunma, politik görüş, çıkar 
			sağlama, iş bulma, toplumda saygınlık kazanma, örnek alma gibi 
			dinsel dayanağı bulunmayan, mahallenin baskısı olarak 
			nitelenen nedenlerle türban taktıklarını söylüyorlardı. Kamusal 
			alanda, okulda, üniversitede, işyerinde insanların inançlarına uygun 
			biçimde giyinmek, örtünmek özgürlüğü var mı? Bunun cevabı evet
			olursa o zaman kamusal alanda, okulda, üniversitede, işyerinde, 
			kara çarşaf giyen, peçe takan kıza, kadına, takkeli, cüppeli erkeğe 
			mantık açısından hayır denir mi? İkinci mantık sorusu, bu 
			evet ülkeyi nereye götürür? 1980li yıllarda evet 
			cevabıyla türbanın kara çarşafa, peçeye dönüştüğünü gördüm. Bu 
			görüntünün bir görüşü, inancı yansıttığını izledim. 
  
			  
			Yalçın BAYER 
			
			
			Turbans and Tulips 
		
			  
		  
		   |