En  Fr  Nl  De  Tr  

TransAnatolie Welcomes You  to Turkey

 

 

 

 

TransAnatolie Tours

En  Fr  Nl  De  Tr  

 

 

 

Kazilar

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

 

Suskun ] Adi ] Nerede ] E-Tuana ] [ Kazilar ] Hitit ] Roma ] Bizans ] Turk ]

 

 

Up

Tuana (Tuwana), Tyana, Kemerhisar, Bahçeli

Tuana (pdf)

   

Koskhoyuk'de Kazi Çalismalari

Köşk Höyük’teki İlk kazı, 1936 yılında buradan kaynayan suyu artırmak için Ü Bayındırlık Müdürü Sadık Bey'in gözetiminde başlamıştır. Bu kazıda, Niğde Milletvekili İbrahim Refik Soyer'in Niğde Gazetesi'nde yazdıklarına bakılırsa, suyun tapa duvarı parçalanmıştır. Zemin kazılırken bazı tarihi parçalar arasında bir de Altın yılan bulunmuştur. Durumdan haberi olan yetkililer müdürün elinde bulunan yılanı alarak müzeye koymuşlardır. Bunun üzerine görevli kazıyı yarim bırakmıştır. Köşk Havuz'dan çıkarılan taşlardan bazılarını köylüler alıp götürmüş, kendi özel yapılarında kullanmışlardır.

Köşk Höyük, İlk kez arkeolog I.Todd tarafından bilim dünyasına duyurulmuştur. Sonra 1980 yılında DSI şimdi kazı yapılan yerde artezyen kuyusu acarken bazı buluntular görülmüştür.

Ardından 1986' da Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Silistreli kazıya başlamıştır. Bundan sonra Köşk Höyük "sit alanı" ilan edilerek çevresi tel örgü ile çevrilmiştir. 1995 yılında aynı fakülteden Prof. Dr. Arkeolog Aliye Öztan önceden başlatılan kazı çalışmalarını sürdürmüştür: 19 yıldır yapılan kazılarda birbirinin uzantısı dört tabaka belirlenmiş, Geç Neolitik devrin sonu ile erken Kalkolitik devrin başına ait buluntular ele geçmiştir.

Köşk Höyük'teki kazı ile ilgili bir haber 24.7.199ö tarihli Cumhuriyet gazetesinde şöyle duyurulmuştur: "D.T.C.F'nce yapılan kazıda Niğde'nin Bor İlçesi’ne bağlı Bahçeli Beldesi'ndeki Köşk Höyük kazılarında, Kalkolitik çağa ait bir ev gün ışığına çıkarıldı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aliye Öztan başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülen kazılarda, İÖ 5 bininci yılda, Kalkolitik çağda yapıldığı bilinen bir ev bulundu."

Bu gazete haberine ek olarak Köşk Höyük'teki kazıda dört ayrı bolümde, önemli kalıntı ve yapıtlarının olduğu saptanmıştır.

Prof. Dr. Arkeolog Sayın Aliye Öztan'ın söylediklerine, Tuba -Ar'a (Türkiye Bilim Akademisi Arkeoloji Dergisi 5, 2002) yazdıklarına ve bu konuda Niğde Haber gazetesinde yayımlanan haberlere göre, "Köşk Höyük'teki kazılar Niğde Müzesi başkanlığında, kısıtlı maddi ödeneklerle yavaş yürütüldüğünden az bir kısmı araştırılmış durumdadır. Çıkarılan eserlerin tümü Niğde Müzesi'nde sergilenmektedir. Bu arada yayın çalışmalarına hız verilerek müzedeki malzemeler üstünde çalışılmakta ve yerinde değerlendirilmeler yapılmaktadır.

"Carbon 14 analizleri sonucunda 1. ve 4. tabakaların tarihleri belirlenmiştir: 1. tabakada İÖ 5000, en alttaki 4. tabakada İÖ 5600 yıllarında, bu hesaba göre, Köşk Höyük'te 7600 yıl önce insanlar yaşamıştır. Başlangıçta bu yerleşim alanının kireçtaşından kayalık bir yükseltinin kuzey yamacında olduğu saptanmıştır. En alt tabaka incelendiğinde Sonuçta buranın 7600 yıllık süreçte bir yerleşim alanı olduğu görüşüne varılmıştır. Böyle olmasının nedeni, su kaynağına çok yakın olması, güneyindeki verimli, bitek arazinin ekime ve hayvancılığa elverişli bulunmasıdır. Buradan çıkan su daha sonraki dönemlerde de önemini korumuş, IS 2. yüzyılda Roma Çağı’nda kaynağın çevresine bir havuz inşa edilmiştir. Kot farkı nedeniyle suyun bir bolümü önce yer altında iken sonra yüzeye çıkan kemerlerle Tyana'ya. iletilmiştir. Köşk Höyük’ün bulunduğu yüksek tepedeki birkaç konut suyun bakımıyla ilgili görevliler için yapılmış olabilir.

"Köşk Höyük'ten çıkarılan buluntular Niğde ve Anadolu tarihine değerli katkılar sağlamıştır. Bu yönden Köşk Höyük ve çevresi Konya Ovamdaki Çatal Höyük kadar önemli bir yerleşim alamdır. Tanrıça figürlerindeki Özellikler, doğa ve hayvan figürlerinin seramiklerde kabartma olarak yer alması, ölülerini evlerinin altına ya da sekilerinin altına gömmüş olmaları, bunlardan yetişkinlerin kafataslarının kille kaplanması, Ana Tanrıça'da olduğu gibi asi boyası ile boyanıp şekillendirilmesi Neolitik donemin ayrıcalıklı yönlerini taşır. yakın doğuda Suriye, İsrail, Ürdün’deki bu gelenek Anadolu'da yalnız Köşk Höyük kazılarında ortaya çıkmıştır. Devam edilen kazılarda farklı topografyada daha ne gibi ilginç şeylerin olup olmadığını ogrenmiş olacağız.

"19 yıldır kazılan Kalkolitik çağın önemli merkezi Köşk Höyük'te ele geçirilen ünik eserlerin, mezar buluntularının, tanrı ve tanrıça heykelcikleri ile antropomorfik vazonun bulunduğu, İÖ 4883 yılına tarihlenen Köşk Höyük Evi'nin birebir kurgusunun sergilendiği Niğde Müzesi’nin girişinde İlk bölüme Köşk Höyük Salonu adı verilmiştir.C*)

"Yapılan kazılar 4 yapı katının varlıgını ortaya koymuştur. Ele geçen mimari ve buluntular katlar arasında kültürel bir sürekliliğin olduğunu göstermektedir.

(*) 2003 yılında Niğde Müzesi, Avrupa 'da yılın müzesi seçimine aday gösterilerek 60 müze arasında İlk on içine girmiştir. Müzede Orta Anadolu arkeolojisinin Paleolitik çağdan günümüze dek yaşaayan uygarlıklara ait eserleri kronolojik dizenle 6 adet teshir salonunda sunulmaktadır. İyi bir şekilde koruma altında dikkatle saklanan bu eserlerin çoğu bölgede yapılan kazılardan çıkarılmıstır.
Niğde Müzesi bölgenin tarihsel varsıllığını anlamak yönünden görülmeye değer özelliktedir.

"İlk katmanda belli bir plan vardır. Konutlar, taştan temeller üzerinde ağaçla kapatılmış, kamış ve çamur sıvanarak örtülmüş, düz damlı, kare, dikdörtgen ya da yamuk biçimindedir. 3x5 m. boyutunda, 2-3 odalıdır. Konutun duvarları 45-90 cm. genişliğinde taç ve çamur harçla örülmüştür. Çeşitli yükseklikte nişler bulunmaktadır. İç yüzeyleri sivalıdır. Tabanları sıkıştırılmış topraktır. Kapı sövelerinin arası 90-120 cm. genişliktedir. Konutlara dışardan bir basamakla inilerek girilir. Odalarda depo olarak ayrılan yerler vardır. Hemen her odada taşla örülen kare ve dikdörtgen biçimli, içleri düzgün sıvalı sekiler ve odanın ortasında 10-15 cm. yüksekte lsınma amacıyla kullanılan ateş yerleri bulunur. 1,5 m. çapında, üstü kubbe şeklinde örtülü, tabanı çanak kırıklarıyla kaplı, doğusuna yapılmış duvarla meydandan ayrışmış, önü taç döşeli fırında, bakır işleminin yapıldığı küçük parçalar ele geçen buluntular arasıdadır.

"Köşk Höyük insanlarının en gök ürettikleri üzerinde insan ve hayvan motifleri olan erzak küpleri, meyvelikler, dörtgen kutular, 15-20 cm. çapında kaselerdir. Bunlar ikinci ve diğer katmanlarda yeme, içme gibi işlevlerde kullanılmışlardır. Çoğu eldi şekillendirilmiştir. Renkleri kırmızı, devetüyü, gri ve siyahtır Ayrıca kulplu gömlekler, vazolar, mama kaplan kabartma, boya çizgi gibi değişik tekniklerle bezenmişlerdir.

"2. ve 3. katlarda kullanılan çanak gömleklere yerel gömlekçiler çevrelerinde görüp kutsal saydıkları canlı varlıkları zevkle işlemişlerdir. Bunların göğü tanrı ve Tanrıçayı betimleyen insan figürleri ile yılan, kuş, kurbağa, kaplumbağa, koç, koyun, keçi, inek, boğa, leopar gibi hayvan türleri. Dışa çekik ağız kenarlı, yumurtaya benzer vazoların üstündeki dalgalı, geometrik çizgilerden oluşan seramikler Köşk Höyük'e dışardan gelmiştir. 2. ve 3. katlarda kullanılan" kaplardan, çoğunlukla gri renkte, geomet¬rik desenli, dolgu bezemeli olanlar yerel çömlekçiler tarafından yapılmıştır. ,

"Köşk Höyük'te İÖ 6. binin son çeyreğinden 5. binin başlarına değin Geç Neolitik çağdan Kalkolitik çağa geçim sürecinde ele geçen tüm kalıntılar Anadolu uygarlığına gök değerli katkılar sağlamıştır."

Çoğu pişmiş topraktan ve alçı taşında yapılmış, Tanrıça Kybele Lyinn E. Roller'in "Ana Tanrıça'nın Izinde" adlı yapıtında yazdığına göre Antik Tyana yörelerini etkilemiştir.

Phryglerin Kybele, Geç Hititlerin Kubala dedikleri Ana Tanrıçayı Helenler ve Romalılar biçimsel yönden değiştirmişler, onun için mabetler yaptırmışlar, adaklarıyla ondan dertlerine deva aramışlar, günahlarının bağışlamasını istemişlerdir. Kybe¬le'ye Bereket ve Bolluk Tanrıçası olarak saygı göstermişlerr, hizmetine kadın rahipler vermişlerdır.

Konya'nin 40 km. güneyindeki ÇatalHöyük, Burdur Hacilar'da bu-lunan Tanrıçalardan oturmus olanlar bağdaş kurmuş, ağırlıklarını bir tarafa vermiş durumdadırlar. Kalça üstünde geniş bir bant olarak gövdeyi saran kısa bir etek, belinde kuşak, başında sivri uçlu başlık vardır. Dolgun yüz, badem biçiminde çekik, parlak gözler, küçük burun ve ağız, geniş alın, sarkık göğüs ortak özellikleridir. Gerek Tanrıçalar, gerekse tanrıların, aşı boyası (okr) ile saçı, sakalı, başlığı, giysileri siyah ve kreme boyanmıştır. Elinde kıvrık bir asa tutmaktadır. Isveçli yazar Erich von Daniken'e göre, genelde Tanrıça heykellerinin karınları üçüz doguracakmışçasına şiş, buna karşılık kalçaları hemen hiç yok gibidir. Gövdelerinin alt kısmı hiç kullanılmıyormuş gibi yağlı. Baldırları belli belirsiz. ayaklan şişkincedir.

Eski çağlarda Anadolu halkının Kybele- Kubala, Yunanlıların Meter ve Romalıların Magna Mater dedikleri Ana Tanrıça insanların yaşamlarını biçimlendirmede etkili olmuştur.

Suyun çıktığı Köşk Havuz'da Jüpiter Mabedi'nin olduğu yerin üzerindeki Köşk Tepe'de kazılan yerler, yazık ki şimdi erozyon tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bunun için zaman geçirmeden kesin gerekli önlemler alınmalı ve yarim durumdaki kazı işlevi zamana bırakılmadan tamamlanmalıdır.

Tuana'da, salt Köşk Höyük'te değil, Bahçeli'nin Iftiyan, Peldaaci, Adıyaman ile Havuzlu, Gökbez köylerinde de kazılara başlanmalıdır. Buralardan da Niğde ve çevresinin tarihini aydınlatacak kalıntılar, değerli yapıtlar çıkarılacağına inanıyoruz...

Bu konuda, Tuana yöresi Kemer hisar’da İtalyanların başlattığı kazıyla ilgili bir haber 16 Şubat 2002 tarihli Cumhuriyet gazetesinin son sayfasında "Kemerhisar Işığa Kavuşuyor" başlığı altında yayınlandı:

"Kemerhisar Beldesi'ndeki antik kentin Haziran ayında başlatılacak çalışmalarla tamamen gün yüzüne çıkanlması planlanıyor. Kleopatra'nın süt banyosu yaptığı Roma Havuzu'nun da içinde bulunduğu tarihi belde Orta Anadolu'nun Efes'i olmaya aday gösteriliyor."

İtalyan Podova Universitesi ile Klasik Doğu Uygarlıkları Araştırma Merkezi'nden bilim adamları (Prof. Dr. Guido, Altı kişilik teknik ekip ve işçiler) Temmuz, Ağustos aylarında beldede kamulaştırılan yerlerde araştırmaya başlamış, Roma Hamamı'nı ortaya çıkarmışlardır.

2004 yılında yapılan kazı çalışmalarında kazı ekip başkanı, "Hamam Arahgi" (hamamdan çıkmadan önce dinlenilecek yer) üzerinde çalışıldığı söylemiştir: "İÖ 30 - İS 395 yıllarını kapsayan Roma döneminde Tyana yoğun yapılaşma ile tarihinin en önemli konumlarından birini yaşamıştır. Antik kent, saraylarla, tapınaklarla, su kemerleriyle ve yerleşim birimleriyle oldukça büyük bir kent konumuna gelmiştir. Özellikle su kemerleri yüzyıllar öncesinin tarihine ışık tutan, somut belgeler olarak zamana direnen, tarihsel kimliğini yitirmeden dimdik ayakta kalabilen anıt yapıtlardır. Bundan başka antik kentin donanımını kanıtlayan yüksek kabartma tekniğinde yapılmış çeşitli kalıntılar elde edilmiştir. Bu dönemde Tuana iki kez Güney Kapadokya Krallıgı'nın başkenti olmuştur.

Yine bu devirde Bahçeli'de yapılan 23xööx2.5 m. boyutundaki Köşk Havuz'un Türkiye’de bir başka örneği bulunmamaktadır.

"şu anda Kemerhisar'da sürdürülen kazı çalışmaları Tyana Antik Kenti'nin bütünlüğü açısından önemlidir. Yapılan çalışmalar sonucunda yörede (Tuana) 30 bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. tic, yıldan bu yana süren kazıda seramik ve küp parçaları, Küçük amfora, parfüm şişeleri, parçalar halinde leğen, korozyona uğramış Roma paraları, 4 adet cam boncuk kolye ve kandil çıkartılmıştır."

Kazı Başkanı amaçlarının; "Toroslardan onceki son durak merkezi olan, Avrupa'dan başlayarak İstanbul üzerinden Kudüs'e uzanan yolda, başşehir konumunda bulunan Tyana Antik Kenti'nin geçmişine, yörenin tarihine ışık tutacak buluntular elde etmek, buraların önemini belirtmek, turizm yönünden kalkındırmak, kaybolan kültürel varlıkları ortaya çıkarmak..." olduğunu belirtmiş ve "4. yüzyılda Kapadokya'ya başkentlik yaptığına ilişkin bulgulara ulaştıklarını..." anlatmıştır. Niğde Haber gazetesindeki bu haberin devamında, kazı başkanının "Hamamda geçen yıl yaptıkları kazılarda Türklerin hamam kültürünü Romalılardan aldığını ortaya çıkardıklarını..." be-yan ettiği duyuruluyor. Acaba bu savı kanıtlayan belgeler mi bulmuşlardır? Ben, Tuana (Tuwanuwa)-Tyana hakkında bilgi veren Kaynakça’da yazılı 40'a yakın yapıt, bir o kadar da makale ve yazı okudum. Batı Anadolu'da Karia devletine ait 50 kadar antik kenti tek tek gezip dolaştım: Aphrodisias'ta Hadrian Hamamları, ayrıca Labranda, Alinda, Nysa, Kaunos, Heraklia, Hierapolis'te de hamamların bulunduğunu gördüm, buralarla ilgili broşür ve yapıtları okudum. Hiçbirinde Türkler'in hamam kültürünü Romalılardan öğrendiklerine ait bir kayıta rastlamadığı.

İtalyan kazıcıları İtalya’da Borgoricca Kasabası ile Kemer-hisar Kasabası arasında "kardeş. kent" ilişkisini gerçekleştirmişlerdir. En önemlisi kendileri gelecek yıl yazacakları kitabın İlk cildini bastıracaklarını söylemeleridir. Bu yapıtı merakla bekliyoruz...

İnşallah onların bu gelişmeleri kesintisiz sürdürülür de kemerlerin üzerinden getirilen suyun akıtıldığı hamamdan başka konaklama yerleri ile birlikte birçok kabartma resimli taşlar, en önemlisi yazıtlar bulunur; Köşk Havuz'da olduğu bildirilen Zeus Tapınağı’na onlara kazı yaptıkları yerlerde rastlanır...

Helen, Roma, Bizans dönemleri ve daha onceki dönemlerle ilgili pek gök yapıtlar ortaya çıkarttırılır; beklenenler gerçekleşir, Sonuç umulandan daha iyi olur...

Bizce Kemerhisar'da sürdürülen kazının başarılı olması için tarihte yıkımlara uğrayan antik kent tümü ile boşaltılmak, yer-leşim yeri güneybatıya taşınmalı, eski başkenti kapsayan toprak katmanlar olabildiğince derin, dikkatle kazılmalıdır.

Böylece Neolitik cağdan başlayan Tuana yöresinin tarihsel varsıllığına değerli katkılar sağlanmış olur.sb
 



Tuana Çevresinde Kazi Yapilmasi Gereken Yerler

Bunların en başımda, Peldaaci (pelit ağacı), Kalaygol, Adıyaman, Iftiyan Tümülüsü (ucunun Bor'a kadar uzandığı söylenen Iftiyan 7 Odalar mağarası yeraltı kenti), Sağmanlı Havuzlu, Gökbez köyünden geçen tarihi İpek Yolu ve çevresi gelir.

Köşk Höyük'ün ve Bahçeli Beldesi'nin 4 - 5 km. kadar doğusundaki kaynak suların ve korunmak için doğal kaya mağaralarının bulunduğu Peldaaci ve Adıyaman'da kazı işine bir an önce girişilmelidir. Buralarda yapılacak kazılar gerçekten önemlidir; çünkü, bu konuda benim dikkate değer gördüğüm şöyle bir gözlemim vardır:

1957 yılı Ağustos ayında iki Alınan arkeolog arabalarıyla Almanya'dan kalkıp Niğde'ye geliyor, Bahçeli köyünde Peldaacı’nın yerini gösterecek bir kılavuz arıyorlar. Beden Eğitimi Öğretmeni K. Kıpar o köylü olduğum için beni önermiş. Birlikte arabalarıyla önce Bahçeliye, sonra kağnı yollarından geçerek Peldaaci'na gittik. Arkeologlar oraya varınca İlk önce doldurulmuş dere yatağındaki Direktaş'i incelediler. (Onlar gittikten sonra köylüler, antik kent Peldaaci'yi simgeleyen Direktaş'ı, dibinde hazine bulacağız diye, parça parça etmişler, şimdi yerinde yeller esiyor). Sonra, Peldaacı’nın doğusunda yarısına kadar su taşkınlarıyla dolmuş, nerdeyse üstü kapanmış, yeraltı tünelini bulup içinden yürüdüler.

Yüksekçe bir yere çıkarak oradaki yerleşim alanının savununa amaçlı çevre duvar (sur) kalıntıları belirgin şekilde görüp ellerindeki haritaya (plana) işaretlediler.

Buranın uzaktan, yakından, çeşitli yerlerden fotoğraflarını geçtiler. Kendi aralarında, bu konuda epeyce konuştular. Golü oluşturan kaynak suyun başına vardılar. Sonra birlikte Bahçeliye döndük ve buradan bitişiğimizdeki Kemerhisar’ca gittik. Su kemerlerini gösterdim. Benzerlerinin Roma'da, Anadolu'nun başka yerlerinde de bulunduğunu anlattılar. Onların dikkatlerini daha çok bazı evlerin kapı ve duvarlarına konmuş kabartma yazı ve resimli taşlar çekti. Bunlardan birçoğunun Bahçeli ve Kemerhisar İlkokullarının bahçelerine denksele atıldığını gördük. Üzerinde kabartma yazı ve resim bulunan mermer taşları incelediler, bazılarının fotoğraflarını çektiler ve kara kalemle kopyalarını gizdiler. O gece köyde benim konuğum oldular. Ertesi günü beni Niğde'ye bırakıp Nevşehir, Kayseri üzerinden Ankara'ya, oradan Boğazköy’e gideceklerini söyleyerek ayrıldılar.

Şimdi düşünüyorum da benim hemşerim köylüler bağda, bahçede bel kürekle çalışırken ve tarlada çift sürerken tesadüfen buldukları küpleri, mezarları, mezarların içinden çıkardıkları eserleri (Talip'in Azize’nin -Azize Teyzemin oğlu Boz Abdulla'nın yaptığı gibi) yok etmeselerdi... Peldaacı’ndan, Adıyaman'dan, Kalaygöl’den getirdikleri yontulu taşları sokak kapkapılarının çevresinde yapı taşları olarak kullanmasalardı... Bunlar, Köşk Höyük'ten çıkanlarla çıkarılacak olanlar ve Niğde Müzesi'nde bulunanlar, Konya'ya taşman kemer taşları, şurada, burada ele geçenler ve bundan sonra elde edileceklerin tamamı beldede yapılacak bir müzede saklansaydı, turistik yon-den beldemiz için ne kadar iyi, ne kadar yararlı olurdu... Zaman gelir, belki Niğde Müzesi'nde bulunan Eros Heykeli, George Kabartması, Herakles Heykeli, Kethaur ile vahşi hayvanların mücadelesini betimleyen friz parçası, Zeus, Poseidon kabartmaları, sikkeler, üç altın yüzük ile Köşk'teki İlk kazıda bulunan Altın yılan Kapadokya'nın Efesi olması arzu edilen Tuana - Tyana da yapılacak müzede sergilenir. Bundan sonra yapılacak kazılardan çıkacak yapıtlarla bu müze kuşkusuz daha gök varsıllaşır... Tuana-Tyana'nın tarihsel ve turizm yönünden değerine büyük katkı sağlanır.sb

 
 
 

 

Turkey

Turquie

Türkei

Turkije

Türkiye

 

 

Home ] Up ] TransAnatolie Turlari ] TransAnatolie ile Türkiye ] Anadolu ] Şehirler ] Müzeler ] Biz Kimiz ] İçerik ] Ara ]

Suskun ] Adi ] Nerede ] E-Tuana ] [ Kazilar ] Hitit ] Roma ] Bizans ] Turk ]

 

Mail to  info[at]transanatolie.com with questions or comments about this web site.

 

Copyright © 1997 TransAnatolie. All rights reserved.
Last modified: 2023-10-28
 
Explore the Worlds of Ancient Anatolia and Modern Turkey by TransAnatolie Tour: Ancient Anatolia Explorer, Asia Minor Explorer, Turkey Explorer; Cultural Tour Operator, Biblical Tour Operator, Turkish Destinations, Cultural Tours to Turkey, Biblical Tours to Turkey, Health and Cultural Tours to Turkey, Thermal, Thalasso Holidays in Turkey,  Archaeological Tours to Turkey, Historical Tours to Turkey, Cultural Heritage Tours to Turkey, Cultural Tours to Turkey, Hobby Eco and Nature Tours Holidays to Turkey,  Beach and Plateau Holidays in Tuirkey, Anatolian Civilizations, Ancient Cultural Museums in Turkey, Top Turkish Museums, Museums in Turkey, Anatolian Civilizations Museum, Istanbul Archeological Museum, Ephesus Museum, Mevlana Museum, Topkapi Museum, Museum of Topkapi Palace, Turkish Cities, Turkish Destinations, Ancient Cities in Turkey, Ancient Anatolian Cities, Turkey in Brief, Turkish Culture, Turks, Turkish Language, Turkish Philosophers....Circuits culturels en Turquie, Excurcions en Turquie, Vacances en Turquie, Circuits de Culture en Turquie, Circuits de Croyance en Turquie, Turquie, Villes Antiques en Turquie, Musees en Turquie, Empires Turcs, Revolution de Mustafa Kemal Ataturk, Turquie d'Ataturk, Culturele Tours in Turkije, Rondreizen in Turkije, Reizen naar Turkije, Culturele Rondreizen naar Turkije, Vakanties in Turkije, Groepsreizen naar Turkije, Turkije, Turkse  Geschiedenis, Geschiedenis van Turkije, Oude Steden in Turkije, Oude Beschavingen, Oude Anatolische Beschavingen, Turkse Steden, Turkse Musea, Musea in Turkije, Turkse Steden, Overzicht van Turkije, Turkije in het Kort, Turks, Turkse Taal, Turkse Gescheidenis, Osmaanse Rijk, Ottamaanse Rijk, Gezondheid Tours Vakanties in Turkije, Geloof Tours in Turkije, Culturele Tour Operator, Turkije Specialist