| 
		
		
						
		
						
		
						
		
		 
		Öyle midir, 
		değil midir? Bir bakalım ve son yirmi yıldır bütün dünyaya ulusun, 
		ulusal değerlerin artık modasının geçtiğini, ulusal sınırların da 
		ya¬kında ortadan kalkacağını dayatan Batının bu konudaki gerçeğini 
		İngilte¬re’den başlayarak görelim. 
		
		  
		
		Britanya tarihi 
		hala «İngiliz» tarihinden, «Britanya» sanki sadece «İngil-tere»den 
		ibarettir. Britanya’nı en büyük tarih fakültesi, 1974’e kadar «Bri¬tanya 
		tarihi» öğretmeye başlamamış; bu tarihten sonra bile konu yine 
		nere¬deyse tamamen «İngiliz» kalmıştır. Öğrenciler, İrlanda, İskoçya, 
		Galler hakkında nadiren bir şeyler öğrenir. «Avrupa tarihi» sınavlarında 
		Doğu Av¬rupa hakkında isteğe bağlı birkaç soru vardır; Britanya hakkında 
		hiç soru sorulmaz. 
		
		  
		
		Britanya 
		üniversitelerinde kültür tarihi, dar bir ulusal odağa tutunmuştur. Geniş 
		uluslararası karşılaştırmalardansa eski moda ulusal kökler araştırması 
		tercih edilir. Oxford Üniversitesi İngilizce Fakültesi’nin bütün 
		öğrencileri için zorunlu tek konu İngiliz «Beowulf» destanının 
		AngloSakson metnidir. Çok yakın zamanlara kadar Oxford Üniversitesi 
		Modern Tarih Fakülte-si’ndeki tek zorunlu okuma parçası, Muhterem 
		Bede’in yedinci yüzyılda yazdığı «İngiliz Kilise ve Halk Tarihi»nin 
		Latince metnidir. 
		
		  
		
		İngiliz 
		öğrencilerin çalışmaları, dünyanın en küçük kıtasındaki 38 ba¬ğımsız 
		ülkeden birinin sadece üçte birinin yüzde 5 veya 10’uyla sınırlıdır 
		(Davies, 1995: 32, 34). 
		
		  
		
		Almanya’da da 
		durum çok farklı değildir. Alman tarih profesörleri, ne istiyorlarsa (!) 
		onu öğretmekte, Alman tarih öğrencileri de, hocalarının sun¬duğu "mönüden" 
		herhangi bir şeyi seçmekte özgürdür(!). Üniversitelerin çoğunda tek 
		kural, her öğrencinin antik, orta ve modern çağ tarihinden bir ders 
		almak zorunda olmasıdır.  
		
		  
		
		Bu nedenle Alman devletinin yoğun 
		baskısının yaşandığı dönemde, resmi ideolojiye sempati duyan profesörler, 
		mönü¬ye ağır bir Alman ulusal tarihi dosyası yüklemekte özgür(!) 
		olmuştur. Daha serbest yeni dönemlerde ise, ilgilenen her öğrenci Alman 
		ulusal tarihini tü¬müyle edinebileceği bir mönü düzenlemekte özgür(!) 
		olmuştur (Davies, 1995: 33). 
		
		  
		
		Ukrayna’nın 
		nüfusu, İngiltere veya Fransa’nınkine eştir ve önemli azın¬lıkları 
		içerir; ama Ukraynalıların tarih kitaplarındaki yeri çok küçüktür. Dış 
		dünyaya karşı kötülenmeleri gerektiği zaman «Ruslar» veya «Sovyetler», 
		övülmek istendiklerinde «Ukraynalılar» olmuşlardır (Davies, 1995: 54). 
		
		  
		
		Sovyet Bloku 
		ülkelerinde merkezi planlama ile hazırlanmış ders kitap¬ları bile yer 
		yer çok daha iyidir. İçerik son derece şovenist ve ideolojik olsa da, 
		kronolojik ve coğrafi çerçeve aynı ölçüde geniş kapsamlıdır. Staliniz-min 
		en koyu yıllarında bile Sovyet ders kitapları Antik Yunanlara, İskitlere, 
		Romalılara, Kafkasya tarihine, Cengiz Han ve Timurlenk 
		imparatorlukları-na, Kazan ve Kırım’ın Müslüman devletlerine yer 
		vermiştir. Pek çok genel Avrupa tarihinde ise böyle şeyler aramak 
		beyhude bir çabadır (Davies, 1995: 34). 
		
		  
		
		"Batının üstünlüğü", "Avrupamerkezcilik" 
		ve "Batı uygarlığı" saplantı larının Avrupa’yı sürüklediği Nazizmin 
		tarih düşüncesine göre, «üstün Irk», nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar «Ariyan 
		Avrupalı»dır. Yalnız onlar gerçek insanlardır ve geçmişin en önemli 
		bütün kazanımları ile onlar onurlandırılmıştır; ariyan olmayan bütün 
		unsurlar (beyaz ve Avrupalı olmayanlar) ise genetik aşağı sınışardır. 
		Avrupa içerisinde Göbels kadar uzun boylu, Göring kadar ince, Hitler 
		kadar sarışın, ince, uzun boylu İskandinav tipi, tüm başka tiplerden 
		üstündür. Bir ırksal altgrup olarak sınışandırılan Doğu Slavları (Polonyalılar, 
		Ruslar, Sırplar vs.), Batının üstün 
		Cermen halklarının alt tabakasıdır ve Ariyan olmayan çeşitli altinsan 
		gruplarıyla aynı düzeydedir. Avrupa’da yaşayanların en aşağı kategorisi, 
		Avrupa tarihinin bütün günahlarından sorumlu tutulan ve yaşama hakkından 
		yoksun bırakılan Avrupa asıllı olmayanlar, yani esas olarak çingeneler 
		ve Yahudilerdir (Da¬vies, 1995: 38, 39). 
		
						
		
						
		
		
						
		
		
			  
		
						 
		
		
		
		 |