Tuana (Tuwana),
Tyana, Kemerhisar, Bahçeli
Tuana (pdf)
İlk Çaglarda Tuana
Şimdi Köşk Höyük"teki buluntuların ışığında yöremizin tarihine
kısaca göz atalım:
Eski çağlarda Niğde ve çevresi, önce Hattilerin, Luvilerin,
Hititlerin, sonra sırasıyla Asurların, Firikyalıların, Lidyaların,
Perslerin, Helenlerin, Roma Imparatorluğunun eline geçiyor.
Ortaçağda burayı Bizanslılar, Arap akıncıları, ondan sonra da
Türkler alıyor. O günlerden bugünlere gelinceye dek ise sırayla
Selçukluların, ilhanlıların, Eretna ve Karaman oğulları ile
Osmanlıların yönetiminde kalıyor.
Hititolog Ahmet Ünal’ın "Hitit Devrinde Anadolu" adı yapıtında
yazdığına göre, 10 5000 yıllarında Taş Devri'nden Helenistik devire
kadar Anadolu'da yaşayan insanların dili, dini, ırkı öylesine
karışmıştır ki melez ırklar, kültürler, diller oluşmuştur.
Kültürlerin harman olduğu bir yer olmuştur Anadolu'muz.
Niğde bölgesinde Taş, Tunç ve Demir devirleri yaşanmıştır: Kazılarda
Bahçelideki Köşk Höyük'ten çıkarılan buluntular, Çamardı Celaller (Göltepe)
- Kestel (Porsuk), Göllüdağ, Bor Pınarbaşı Höyüğü, Keşlik Köyü ve
Acem Höyük, Kalkankaya ören yerlerinden ele geçen bulgular bu savı
doğrulamaktadır. (25 Mayıs 2005 tarihinde Niğde'de düzenlenen Niğde
ili ve Çevre iller Arkeolojik Kazı ve Araştırma Sempozyumu'nda
sunulan bildirilerde de bu konuya değinilmiştir. Prof. Dr. Nur
Balkan Atlı, Kömürcü Köyü Göllüdağ yöresindeki Kaletepe Opsidien
Atölyesi’nin günümüzden 12 bin yıl önce Neolitik ve Kalkolitik
Dönemlerde atölye olarak kullanıldığını, burada ok ucu, delgi, el
baltası, mızrak ucu yapılarak komşu Ülkelere ihraç edildiğini
bildirmiştir. 8 yıldır kazı çalışmaları yaptığı yerin ülkemizdeki
ilk atölye kazısı olması yönünden önemini vurgulamıştır).
Zeyve Höyük'te bulunan Hitit Resim yazısıyla yazılmış kitabe
üzerinde inceleme yapan bir Fransız Filologu burada 10 8. yüzyıla
ait değerli kalıntılar olduğunu bildirmiştir. Ayrıca Hititlilere ait
çanak, çömlek parçaları; Phryg vazoları, eski paralar, Anadolu tipi
yuvarlak, yazısız mühürler; Roma ve Bizans devirleriyle ilgili
toprak kandiller, madenden yapılmış bilezikler çıkarılmıştır.
Bunlardan bazıları ve Hitit devrinden kalma bir tabak Niğde
Müzesi’ndedir.
Elli - altmış yıl öncesine kadar Bahçeli Beldesi'nde, Köşk diye
bilinen suyun kaynadığı yerde ve üstündeki erozyonla düzleşen Köşk
Tepe'nin bati ucunda yapılan kazıdan tarihin İlkçağlarını aydınlatan
(İÖ 5600 - 5000) Neolitik ve Kalkolitik devirlere ait buluntuların
gün yüzüne çıkarılacağını kimse bilmiyordu. Bu Köşk Tepe'de su
damarının olduğundan da yakın zamana kadar kimsenin haberi yoktu.
İlkçağlarda Köşk Tepe ve çevresi şimdiki gibi çıplak değil gök sık
ormanlıktı. Batıda iftiyan'dan Bor'a kadar, güneydoğuda Peldaacı'nın,
Kalaygöl'ün, Adıyaman'ın, Baravun'un (Havuzlu) su başındaki
kayalıkları, korunaklı yerleşim yerleri ağaç, denizi içindeydi.
Kuzeyinde poyraza açık, kişi gök sert geçen, Erciyes'e dek uzanan
platoda, yazın geceleri ayaz, gündüzleri kavurucu sıcak iklimde
yaşayan insanlar İlkel koşullarda yaşamlarını sürdürmekteydiler...
Köşk Tepe'nin bati ucundan çıkan su bugün olduğu gibi eski çağlarda
da insanların cam ve kani olmuştur. Tepenin eteklerinde ekim dikime
elverişli yerlerden sürekli yararlanılmıştır.
Tarihçilerin bildirdiklerine göre, Çatal Höyük'te olduğu gibi bu
topraklarda yaşayan insanlar da zamanla yerleşik düzene geçmişler,
aralarında işbölümü başlamış, tapınaklarını su başına yakın yerlere
yapmışlardır.sb
|